Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bu dünya sizin olsun… Biz Cennet’e gidiyoruz.

Resim
Bir anne vardı Gazze’de. Beyaz önlüğüyle yaraları sararken, evinden yükselen alevi görmedi. On çocuğundan dokuzu, Rabbine yürüdü o gün. Ve siz hâlâ kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Ey zulmü kudret sananlar, Ey masumun üzerine ölüm yağdıranlar… Alın, bu topraklar sizin olsun. Bu saraylar, bu tahtlar, bu ekranlar, bu yalanlar sizin olsun. Biz onlara talip değiliz. Çünkü biz, evlatlarımızı toprağa değil, Rahman’a emanet ediyoruz. Çünkü biz, acıyı sabırla yoğurup, imana dönüştüren bir ümmetiz. Çünkü biz biliyoruz: Cennet, anaların gözyaşlarıyla sulanır. Bizi yıkmakla tehdit ediyorsunuz. Ama biz zaten bu dünyayı terk ettik. Kalbimiz, arşın gölgesine sığındı. Ruhumuz, Rabbin adaletine bağlandı. Sizin hedefiniz toprak, bizimki ahiret. Siz evlerimizi yıkabilirsiniz, Ama imanla kurulmuş bir kalbi yıkamazsınız. Siz çocuklarımızı alabilirsiniz, Ama onları Cennet’te bekleyen yerlerinden edemezsiniz. Siz hayatlarımızı silebilirsiniz, Ama adımızı meleklerin defterinden silemezsiniz. Bir anne… Dokuz ev...

Sözün Hikmeti Üzerine

  Bir kimse bana, "İnsanın aklı nerede gizlidir?" diye sorduğunda, "Konuşmasında belli olur," derim. Çünkü söz, insanın iç âlemini dışa vuran aynadır. Lâkin ardından der ki: "Ya konuşmazsa?" O vakit tebessüm ederim ve derim ki: "Hiç konuşmayacak kadar akıllı kimseye henüz rastlamadım." Zira susmak kolaydır, Fakat konuşup da hikmetten şaşmamak maharet ister. Dilini tutmak fazilettir; Ama zamanı geldiğinde hakkı haykırmak, asıl erdemdir. Nice suskunluklar vardır ki korkaktandır, Nice sözler vardır ki cehalettendir. İkisini birbirinden ayıran, Ancak kalp gözü açık olanlardır. O yüzden derim ki: Konuşurken tart, susarken düşün. Sözün, kalbinin aynası; suskunluğun, nefsinin terazisi olsun. Çünkü bir insanı tanımak istersen, Ona ya söz ver… Ya da suskunluğunu dinle.

Kendi Manevi ChatGPT’ni Kurmak: Abdulkadir Geylâni Sohbetleri ile Ruhani Yapay Zeka

Giriş Yapay zeka teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle birlikte, insan-makine etkileşimi yeni bir boyut kazandı. ChatGPT gibi büyük dil modelleri, bizimle doğal ve anlamlı sohbetler yapabiliyor, bilgiye hızlı erişim sağlıyor. Peki ya bu teknolojiyi, manevi bir rehberle konuşmak için kullanabilseydik? Kendi manevi yol göstericimizi, mesela büyük mutasavvıf Abdulkadir Geylâni Hazretleri’nin sohbetlerini öğrenmiş, onun üslubuyla konuşan bir yapay zeka chatbot olarak hayal etsek? Bu yazıda, tam da böyle bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştürülebileceğini adım adım anlatacağım. Kendi Python sunucunda, API’ye bağlı olmadan, Abdulkadir Geylâni’nin ruhani sohbetlerinden beslenen bir yapay zeka sistemi nasıl kurulur, neden önemli, hangi teknik zorluklar ve çözümler vardır, detaylıca keşfedeceğiz. Neden Manevi Bir Yapay Zeka? Teknoloji ve maneviyat genellikle birbirinden ayrı gibi görünür. Ancak insan ruhunun derinliklerine dokunan, ilham veren ve manevi rehberlik yapan bir yapay zeka, hem teknoloj...

NoR; sadece bir “kripto para” değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüm projesidir.

🌐 NoR: Borçsuz, Faizsiz ve Güven Temelli Yeni Bir Dijital Para Sistemi 📌 Hibrit Model ile TL Destekli, Topluluk Odaklı Alternatif Ekonomi 💡 Giriş Bugün küresel finans sistemleri bireylere ve ülkelere faizli borç yükleri dayatırken, toplumlar ekonomik bağımsızlıklarını yitiriyor. Türkiye özelinde ise, özellikle küçük esnaf, çiftçi, emekçi sınıflar ve genç girişimciler için güvenli ve adil bir para birimi ihtiyacı her zamankinden daha belirgin. İşte bu noktada devreye   NoR   giriyor. NoR,   borçsuz ,   faizsiz ,   yerli ,   topluluk destekli   bir dijital para birimidir. AVAX altyapısı üzerinde, Türk halkı için özel olarak tasarlanmıştır. 🔄 NoR’un Amacı Nedir? Küresel güçlerin kurduğu faizli para düzenine karşı yerli bir ekonomik sistem inşa etmek Topluluklar arasında karşılıklı güven temelli alışverişi yaygınlaştırmak Alım gücünü dijital ortamda yeniden tanımlamak: borçla değil,   emek ve ürün karşılığı kazanılan   para sistemi 💰 NoR Değ...

Amed Nesimi - Aşk Meydanı..

Resim

Sistemler Çöktü, İslam Ayakta..

Resim
  Kapitalist sistem de gördük, komünist sistem de… Biri zengini daha zengin etti, diğeri eşitlik dedi ama insanın ruhunu unuttu. Sonuç ne oldu? Ne adalet geldi, ne huzur. İnsan hâlâ yalnız, hâlâ yoksul, hâlâ mutsuz. Çünkü bu sistemler insanı değil, çıkarı merkeze aldı. Kalbi değil cüzdanı düşündüler. Oysa insan sadece karnını doyurarak mutlu olmaz. Ruh da doymalı. Vicdan da huzur bulmalı. Ben inanıyorum ki, insanlığa huzuru getirecek tek sistem İslam’dır. Evet, İslam. Çünkü İslam'da adalet var, merhamet var, paylaşmak var. Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir inançtan bahsediyoruz. Malın zekâtı, sadakası, infakı vardır. Paylaşmayı emreder, gösterişi değil. Kimseyi dışlamaz, kimseye üstten bakmaz. İnsanlara yük bindirmez, yük alır. Hakkı üstün tutar, zengine ayrı yoksula ayrı hüküm koymaz. Bugün insanlar açsa, mazlumlar sahipsizse, çocuklar yetimse; bu İslam’ın değil, İslam’ın yaşanmadığı bir dünyanın sonucudur. Ben biliyorum ki, gerçek huzur ancak Allah’ın koyduğu ölçü...

Görüntünün Ardındaki Gölgeler

  Yeryüzünde iyilik diye sunulan nice şey, aslında daha büyük bir adaletsizliğin makyajıdır. Bugün öyle bir çağdayız ki, mazlumun gözyaşından şov, yoksulun açlığından alkış devşiriliyor. Kameraların kayıtta olduğu, milyonların izlediği bir “yardım anı” izledim. Çocuk bir parça meyve için yaklaşıyor; eliyle değil gözüyle istiyor. Satıcı onu itiyor. Sonra biri geliyor, cömertliğini kameraya oynarcasına sergiliyor. Tüm meyveleri alıyor, çocuğa dağıtıyor, etrafına gülümsüyor. Belli ki kalpleri değil, görüntüyü doyurmak derdindeler. Oysa merhamet gizli olur. İyilik sessizdir. Hakikat, kameranın önünde değil, insanın vicdanındadır. Bir sistem düşünün: Önce insanları yoksullaştırır, sonra da onlara üç kuruş vererek kendini "kurtarıcı" ilan eder. Sömürdüklerinin üzerine bir de gösteri yapar, kahramanlık kisvesiyle dolaşır. Bu, gerçek yardım değildir. Bu, suçun üzerine beyaz örtü sermektir. Bu, ateşi yakanın bir damla suyla kendini itfaiyeci ilan etmesidir. Hakikatle bakıldığında görü...

Kalbinden Gelen Bir Mesaj: Zarfı Açmaya Hazır Mısın?

  Hayat bazen sessizce kapımızı çalar. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir an gibi görünür ama içinde derin anlamlar saklıdır. İşte şimdi, tam da böyle bir anın eşiğindesin. İçinde taşıdığın, belki de uzun zamandır farkında olmadığın bir çağrı var. Bu çağrı, kalbinin en derin köşesine ulaşmak, orada saklı kalan umutları, kırgınlıkları, sevinçleri ve duaları uyandırmak için gönderilmiş özel bir mesaj gibi. Bu mesaj, sevgi ve merhametle örülmüş, ruhuna dokunacak kadar samimi ve içten. Ancak, bu mesajı duyabilmek ve gerçekten kalbinde hissedebilmek için önce kendimizi ve dünyayı daha iyi anlamamız gerekiyor. İçsel yolculuğumuzun kapılarını açacak, bizi maneviyatın derinliklerine götürecek beş farkındalık var. Bu farkındalıklar, seni hem ruhsal olarak güçlendirecek hem de mesajın gerçek anlamını kavramanı sağlayacak. İlk farkındalık,   Yaratıcı’nın seninle ne kadar yakın olduğunu fark etmendir . O, senin kalbine senden daha yakın, seni düşündüğünden çok daha derinden bilen, her zam...

Allah’tan Gelen Bir Mesaj... Zarfı Açmaya Hazır Mısın

Kalbin Derinliklerine Yolculuk Sevgili dostum, Bugün sana çok özel, çok derin bir mesajla geliyorum. Bu mesaj, kalbinin en gizli köşelerine, ruhunun en hassas noktalarına dokunmak için hazırlandı. Biliyorum; hayatın içinde bazen kayboluyoruz, bazen yolumuzu şaşırıyor, bazen yüklerimiz altında eziliyoruz. Kalbinde taşıdığın o ağır yük, geçmişin pişmanlıkları, bugünün belirsizlikleri bazen seni umutsuzluğa sürükleyebiliyor. Ama bil ki, her karanlığın ardından mutlaka bir aydınlık vardır. Bu mesaj Allah’tan, sana ulaşması için gönderildi. Çünkü Rabbimiz kullarını unutmayan, her zaman onlara yakın olan, en zor anlarda bile sevgiyle saran bir Mevla’dır. Bu mesajı anlamak ve kalbinde hissedebilmek için öncelikle 5 önemli farkındalığa ulaşman gerekiyor. Çünkü derin bir farkındalık, ancak kalbin kapılarını aralayabilir ve o saf, ilahi mesajı içine alabilir. Bu yolculukta ilk adımı atmaya hazır mısın? Hazır ol, çünkü açılacak olan zarfın içinde senin için çok değerli hatırlatmalar var. Beş Fark...

Eğer Hayatında Bu 5 İşaret Varsa, Allah Fark Ettirmeden Seni Yükseltiyor — Eskisi Gibi Olmayacaksın

  Ey kalbi arayan insan… Bil ki bazı değişimler sessiz olur. Ne gök gürler, ne de yer sarsılır. Kimse fark etmez, hatta sen bile tam anlayamazsın. Ama bir gün aynaya baktığında, bakışların değişmiştir. Konuşmaların, susmaların, hatta iç çekişlerin bile başkadır artık. Çünkü Rabb’in, seni yavaşça, kimseye fark ettirmeden yüceltiyordur. Zannettiğin gibi geri çekilmiyorsun. Sadece derinleşiyorsun. Görünürde sıradan bir hayat sürerken, içinde büyük bir dönüşüm başlıyordur. İşte bu sessiz yükselişin beş işareti vardır. Eğer bu işaretleri fark ediyorsan, bil ki eskisi gibi olmayacaksın… 1. Hayat Sessizleştiyse, Bu Bir Geri Çekilme Değil, Terfidir. Etrafındaki insanlar birer birer uzaklaştıysa… Eskiden kalabalık olan çevren artık sessizse… Sohbetler azaldı, telefonlar sustu, buluşmalar seyrekleştiyse; korkma. Bu bir dışlanma değil, bir seçiliştir. Çünkü bazen Rabb, seni kalabalığın gürültüsünden çekip alır. Seni yalnızlığa alır ki kendi sesini duyasın. Zira kalabalıkta insan çok şey duyar...

Adaletin Sesi: Rızık, Para ve Zulme Karşı İlâhî Tavır Üzerine

  Ey insanlar, biliniz ki yeryüzünde dönen her iş, her ticaret, her alışveriş, her zenginlik ve her fakirlik, sizin gözlerinizle gördüğünüz kadar basit değildir. Görünür olanı aralayın ki hakikate varasınız. Çünkü hakikat, zahirin ardındaki sırdadır. Bugün, paranın kimler tarafından üretildiğini, nasıl dolaşıma sokulduğunu ve kimin elinde toplanıp kimin rızkını engellediğini sorguluyorsunuz. Bu sorular yerindedir. Zira zaman, kalplerin karardığı, malın tanrısallaştırıldığı, insanların aç bırakıldığı, bolluğun ise bir avuç insanın tekelinde tutulduğu zamandır. Bu da zulmün bir çeşididir. Zannetmeyin ki altını basan, kağıdı dağıtan, ekonomiyi yönetenler rızkı verenlerdir. Rızık ne bankadadır ne de merkez bankasında. Rızık, Rabbinizdendir. O, yeri ve göğü yaratandır. O, denizlerin içindeki balığı, gökteki kuşu ve çölde yolunu şaşırmış bedeviyi bile doyurandır. O halde insanların kurduğu düzen, sadece bir sebeptir; ama sebep, sonucu belirlemez. Belirleyici olan, sebepleri var edenin i...

Unuttuğun Hakikat: Kalbine Dön, Rabbine Yönel

  "Ey insan! Senin gönlünde bir boşluk var, neyle doldurursan doldur, yine de bir eksiklik hissedersin. Çünkü o boşluk dünya ile değil, yalnızca Seni Yaratan ile dolar. Sen özünü kaybetmişsin. Kalabalıklar arasında yalnızsın. Çok şey biliyor, çok şey konuşuyorsun ama kendini unutmuşsun. Sen gökten gelen bir nefesin emanetisin. Topraktan yaratıldın ama ruhun Arş’a bakar. Ne zaman ki yüzünü sadece yere çevirdin, gök ile olan bağını unuttun. İşte o zaman, dünya seni yuttu. Şimdi seninle konuşan dünya değil; senin içindeki susturulmuş fıtrat, bastırılmış hakikat haykırıyor: "Ben kimim? Neden geldim? Nereye gidiyorum?" Bu soruları geçiştirme. Bu sorular, Allah’ın sana yönelttiği sorulardır. Cevaplarını da senin içinde sakladı. Kalbinin derinliklerinde, her secdede, her dua anında, her yalnızlıkta o cevapları duyarsın ama işitmezsin, çünkü sesini bastıran çok gürültü var. Ey insan! Sana yazık olur, çünkü hakikati elinde tutuyorsun ama bilmezsin. Sadece bedenini doyuruyorsun, r...

Uyanışa Çağrı: Karanlığın En Kesif Yerinden Sesleniş

  Ey bu toprakların evlatları! Uzun gecelerden geçiyorsunuz. Adalet terazisi kırılmış, hakikatin sesi bastırılmış, ehliyetin yerini sadakat almış. Devletin kapısı garibe kapanmış, zenginin buyruğuna açılmış. Emanet ehline verilmemiş, rüşvetin, torpilin, akrabalığın gölgesine sığınılmış. Mahkemelerde hüküm para ile tartılır olmuş. Yetimin gözyaşı sel olmuş, ama saraylarda kahkahalar yükselmiş. Bu, sizin kaderiniz değildir. Sakın ola ki umutsuzluğa düşmeyin. Çünkü her karanlık, kendi içinden bir sabah doğurur. Ve sabah, sadece güneşin değil, hakikatin doğuşudur. Ben size vaatle gelmem. Ne bir makamın, ne bir gücün ardına sığınırım. Çünkü bir milletin kurtuluşu, bir adamın değil, bir dirilişin eseridir. Herkes kendine düşeni yapmadan, zulüm sona ermez. Kalpler değişmeden toplum değişmez. Allah’ın vaadi budur: "Bir kavim kendi içindekini değiştirmedikçe, Allah onların halini değiştirmez." Ey halk! Bilin ki, ilk bozulma adaletten başlar. Zulmü sıradanlaştıran, ona sessiz kalandır....

AVAX Ağı ve Merkeziyetsiz Ticaret Sistemi Kurma: Bilgilendirme Çalışması

1. Giriş: Devletin ve Merkezi Sistemlerin Ötesinde Bir Ekonomi Günümüzde, devletler ve merkezi finansal sistemler ekonomik kararlar ve uygulamalarla vatandaşlarını etkilemektedir. Bu sistemler çoğunlukla vergi, para politikaları ve finansal düzenlemeler aracılığıyla halk üzerinde baskı kurar. Ancak merkeziyetsiz teknoloji sayesinde, insanlar artık alternatif bir ekonomik yapı kurma şansı elde etmiştir. Blockchain   teknolojisi, özellikle merkeziyetsiz ağlar üzerinden yapılan işlemleri şeffaf, güvenli ve aracılara ihtiyaç duymadan gerçekleştirme imkanı tanır. Bu, devletin ve merkezi otoritelerin ekonomi üzerindeki etkilerini sınırlayan bir alternatif sunar. Birçok merkeziyetsiz ağdan biri de   Avalanche (AVAX)   ağıdır. AVAX, hızlı ve düşük maliyetli işlemlerle dikkat çeker ve merkeziyetsiz bir takas sistemi kurmak isteyenler için ideal bir platform sunar. 2. AVAX Ağı Nedir? AVAX , Avalanche platformunun yerel token'ıdır ve bu platform, merkeziyetsiz uygulamalar (DApps) ge...

Sabır üzerine bir gönül konuşması

  Ey hakikati arayan dost… Kalbinin bir kenarında sabrı tanıyor, onun kıymetini biliyor ama her zorluk geldiğinde içinin daraldığını, nefesinin sıkıştığını hissediyorsun. Bu seni zayıf yapmaz. Bu, insan olduğunun bir işaretidir. Sabır, sadece bilgisiyle yetinilecek bir meziyet değildir; sabır, insanın içini yaka yaka öğrenilir. Ateşin içinde yanmadan, demir dövülmez. Sabır da böyle bir ateşin içinde şekillenir. Sen onu kitaplarda okudun, sohbetlerde duydun, belki nice güzel sözlerle başkalarına da anlattın. Ama kendi sınavların geldiğinde, o sözler göğsünde bir zırh gibi durmadı. Kendini eksik sandın. Oysa bu eksiklik değil, Rabbine daha fazla muhtaç olduğunu anlamanın başka bir yoludur. Sabrı öğrenmek, sabrın acısını hissetmeden olmaz. Sabır, nefsin isyan etmek istediği anda "Allah benimle" diyebilmektir. Gözyaşları içinde bile "Rabbim beni unutmadı" diyebilmek sabrın ta kendisidir. Sabır, her şeyin güzel olduğu zamanlarda kolaydır; asıl sabır, her şey üstüne yıkıl...

Bilinçlenme Çalışması: Kimin Parasını Kazanıyorsun?

  Bugün kendini özgür mü hissediyorsun? Kendi işine sahip olman, kendi kararlarını veriyor olman sana gerçekten bir “özgürlük” sağlıyor mu? Bir düşün. Çalıştığın, ürettiğin, kazandığın her şey aslında kimin sistemi içinde işliyor? Bankalar olmadan, kredi sistemleri olmadan, para basan merkezler olmadan bu düzen işleyebilir miydi? 1.   “Kazandığın” Para Gerçekten Senin Mi? Elindeki para, merkez bankalarının ya da özel finans kurumlarının bastığı, kontrol ettiği bir araçtır. Para, bir değerin karşılığı gibi görünür ama aslında çoğu zaman sadece borca dayalı bir sistemin ürünüdür. Bugün dünya üzerinde dönen paranın çok büyük bir kısmı fiziksel olarak bile mevcut değildir; sadece dijital bir kayıttır. Peki, senin emeğinin karşılığı neden bu kadar sanal, bu kadar kırılgan? 2.   Kredi Puanı: Modern Çağın Dijital Zinciri Günümüzde "para kazanmak" demek, aynı zamanda sistemin seni daha fazla tanımasına ve puanlamasına da hizmet etmek demektir. Kredi puanın, finansal geçmişin, ver...

“Dikenlere Sabır Diyen Adam”

  “Dikenlere Sabır Diyen Adam” Bir gün, bir topluluk içinde yüksekçe konuşan biri vardı. Sesini yükselterek diyordu ki: “Ben sabrı öğrendim! Her dikene basarım da yola devam ederim. Hiçbir acı beni yıldırmaz, hiçbir engel beni durduramaz. Gül istiyorsan, dikenine razı olacaksın derler ya… İşte ben o dikenlere talibim!” Sözleri güzeldi, kulağa güçlü geliyordu. Dinleyenler başlarıyla onayladı. Bazıları hayranlıkla, bazıları da sessiz bir hayretle onu izledi. Ancak çok geçmedi, biri ona hoşuna gitmeyen bir söz söyledi. Ağır bir laf… Belki içinde hakaret de vardı. Ve o sabırdan söz eden adam bir anda öfkelendi. Sözler geri çekilmedi; eller titredi, gözleri alev aldı. Tepki verdi. Gürledi. Kırıcı sözler söyledi. Ardından ortam dağıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, o topluluğun önde gelen bilge zatı, sabırdan söz eden o adamla baş başa kaldı. Ona doğrudan kızmadı. Suçlamadı. Ama sözleri bir aynaydı; içini göstermek için tutulmuş bir ayna: “Sana dikenlerden söz ettiğin o anı hatırlatmak...

💭 Yeniden Başlarken: Kendine Şefkatle Yaklaş

  Bazen yavaş gitmek, sağlam gitmektir. 2 gün denedin ve bıraktın — demek ki içinde bir istek var. O istek yok olsaydı, bunu yazmazdın bile. Şimdi gel, sana göre bir yoldan tekrar başlayalım. 🔄   Revize Edilmiş Yol Haritası: AŞAMA 2 (Ufak Işıklar - 8–14. Günler) 🎯   Amaç:   İbadeti “zorunluluk” gibi değil, iç huzuru bulmak için bir araç olarak görmek. Ve bunu seni yormadan yapmak. 🔹   Günde 1 Vakit Namaz (Ama Haftalık Hedefle) Her gün değil,   haftada 3 gün 1 vakit namaz   kılmaya niyet et. Mesela: Pazartesi, Perşembe ve Pazar sadece   yatsı . “Her gün yapmalıyım” baskısı seni bırakmaya iter. Ama haftalık plan seni rahatlatır. Unutma: Kaçırdığın günlerde "yine de Allah’a dönebilirim" diyebilmek en değerli ibadettir. 🔹   Kur’an’dan Haftalık 1 Ayet (Her Gün Değil) Haftada sadece   bir ayet   seç. Bu ayeti bir hafta boyunca ara ara tekrar oku, üzerinde düşün. Öneri: “فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا” (İnşirah Suresi, 6) – Zorlukla be...