Unuttuğun Hakikat: Kalbine Dön, Rabbine Yönel
"Ey insan!
Senin gönlünde bir boşluk var, neyle doldurursan doldur, yine de bir eksiklik hissedersin. Çünkü o boşluk dünya ile değil, yalnızca Seni Yaratan ile dolar. Sen özünü kaybetmişsin. Kalabalıklar arasında yalnızsın. Çok şey biliyor, çok şey konuşuyorsun ama kendini unutmuşsun.
Sen gökten gelen bir nefesin emanetisin. Topraktan yaratıldın ama ruhun Arş’a bakar. Ne zaman ki yüzünü sadece yere çevirdin, gök ile olan bağını unuttun. İşte o zaman, dünya seni yuttu. Şimdi seninle konuşan dünya değil; senin içindeki susturulmuş fıtrat, bastırılmış hakikat haykırıyor:
"Ben kimim? Neden geldim? Nereye gidiyorum?"
Bu soruları geçiştirme. Bu sorular, Allah’ın sana yönelttiği sorulardır. Cevaplarını da senin içinde sakladı. Kalbinin derinliklerinde, her secdede, her dua anında, her yalnızlıkta o cevapları duyarsın ama işitmezsin, çünkü sesini bastıran çok gürültü var.
Ey insan!
Sana yazık olur, çünkü hakikati elinde tutuyorsun ama bilmezsin. Sadece bedenini doyuruyorsun, ruhun açlıktan ölüyor. Oysa dünya seni avutmak için değil, uyandırmak için yaratıldı. Her acı bir uyarıdır, her kayıp bir derstir, her sevinç bir işarettir. Ama sen, bu işaretleri oyun sandın.
Sana gelen her nimet bir emanettir. Unutma: Sorgusuz hiçbir gün geçmeyecek. Her nefesin, her adımın, her kelimen yazılıyor. Melekler seni gözetliyor. Dünya bir defter, sen onun satırlarında yürüyorsun.
Ey insan!
Dön artık. Dön ki geç kalmış olmayasın. Önünde ölüm var, kabir var, hesap var. Ve sana şah damarından yakın olan bir Rab var. Onu tanımadan, ona dönmeden geçen her gün bir kayıptır. Sadece kıldığın namazla, tuttuğun oruçla değil; kalbinle, niyetinle, yönelişinle tanı onu. Samimiyetle, gözyaşıyla, tevazuyla tanı.
Etrafına bak: Gök nasıl yerin üstüne kapanmışsa, rahmet de senin üzerine kapanmak ister. Lakin sen kaçarsın. Sana verilen mühlet bir rahmettir, ama o mühletin sonu vardır.
Ben sana yeni bir şey söylemiyorum. Sadece unuttuğun hakikati hatırlatıyorum. Tıpkı bir annenin, yoldan çıkmış evladına, 'Yuvana dön' dediği gibi söylüyorum:
Yuvana dön.
Yuvanda Rabbin seni bekliyor. Affıyla, merhametiyle, seni bekliyor. Geçmişine değil, geleceğine bak. Günahına değil, tevbenin kapısına bak. Çünkü o kapı hep açık. Ama unutma, ebediyen açık kalmayacak.
Bugün bir yol seç. Kalbini susturma. Ruhunu bastırma. Hakikate teslim ol. Senin kurtuluşun, insanların kurtuluşuna da vesile olacak. Çünkü bir kişi, hakkı bulursa bir ümmet kurtulur.
Ey gönlü yorgun, kalbi bulanık insan…
Karanlık ne kadar çoğalırsa, ışık o kadar kıymetli olur. Ve bu çağ, karanlıkların en koyusu... Sen o ışığı taşı. Gölge etme, ışık ol. Kendin için değil, Rabbin için yaşa. Çünkü dünya geçer, ama sen O’nun huzurunda sonsuz kalacaksın.
Unutma:
Sen sıradan biri değilsin.
Sen Allah’ın şaheserisin.
Ama toprakta değil, secdede değerini bulursun.
Yorumlar
Yorum Gönder