Eğer Hayatında Bu 5 İşaret Varsa, Allah Fark Ettirmeden Seni Yükseltiyor — Eskisi Gibi Olmayacaksın

 Ey kalbi arayan insan…

Bil ki bazı değişimler sessiz olur. Ne gök gürler, ne de yer sarsılır. Kimse fark etmez, hatta sen bile tam anlayamazsın. Ama bir gün aynaya baktığında, bakışların değişmiştir. Konuşmaların, susmaların, hatta iç çekişlerin bile başkadır artık. Çünkü Rabb’in, seni yavaşça, kimseye fark ettirmeden yüceltiyordur.

Zannettiğin gibi geri çekilmiyorsun. Sadece derinleşiyorsun. Görünürde sıradan bir hayat sürerken, içinde büyük bir dönüşüm başlıyordur.

İşte bu sessiz yükselişin beş işareti vardır. Eğer bu işaretleri fark ediyorsan, bil ki eskisi gibi olmayacaksın…

1. Hayat Sessizleştiyse, Bu Bir Geri Çekilme Değil, Terfidir.

Etrafındaki insanlar birer birer uzaklaştıysa… Eskiden kalabalık olan çevren artık sessizse… Sohbetler azaldı, telefonlar sustu, buluşmalar seyrekleştiyse; korkma. Bu bir dışlanma değil, bir seçiliştir.

Çünkü bazen Rabb, seni kalabalığın gürültüsünden çekip alır. Seni yalnızlığa alır ki kendi sesini duyasın. Zira kalabalıkta insan çok şey duyar, ama çoğunu anlamaz. Sessizlik ise az konuşur, ama çok şey öğretir.

Bu yalnızlık bir geri adım değildir. Aksine, içe atılan bir adımdır. Yüksek dağlara çıkanlar, önce vadilerde tek başına yürümeyi öğrenir. Kalabalıktan ayrılanlar, Hakikat’e daha yakından bakmayı başarır.

Belki insanlar seni anlamıyor. Belki sen de bu yalnızlığı anlamıyorsun. Ama bil ki, bu bir arınma sürecidir. Kalbin yıkanıyordur. Ruhun hazırlanıyordur. Bu sessizlik, yükselişin ilk kapısıdır.

2. Dünyalık Şeyler Eskisi Gibi Tat Vermemeye Başladıysa...

Eskiden seni heyecanlandıran şeyler artık seni etkilemiyorsa… Alışverişin, gezilerin, kalabalık eğlencelerin, uzun zamandır hayalini kurduğun o "şey" artık seni doyurmuyorsa, bunun bir sebebi var: Ruhun daha yüce bir lezzet arıyordur.

Bu seni korkutmasın. Çünkü bu bir tükenmişlik değil, bir uyanıştır. Rabbin seni daha yüksek bir bilinç haline çağırıyordur. O’na daha yakın olacağın, hakikati daha derinden hissedeceğin bir yere…

Maddenin içindeki boşluğu fark etmeye başladığında, manaya yönelme zamanı gelmiş demektir. Çünkü dünya geçicidir ve kalbin, geçici olana razı gelmez. Asıl olanı ister. Kalıcı olanı… Sonsuz olanı…

Artık yitirdiğini sandığın şeyler, aslında seni bulan işaretlerdir. Bu bir yitiriş değil, bir buluştur. Sen dünyanın sesinden uzaklaşırken, Rabbinin fısıltısını daha net işitmeye başlıyorsun.

3. Acılar Eskisi Gibi Seni Ezmek Yerine Dönüştürüyorsa...

Bir zamanlar seni yere seren acılar, artık seni yerden kaldırıyorsa… Gözyaşların bir isyan değil, bir teslimiyet haline geldiyse… Kalbinle ağlayıp, sabrınla ayakta kaldıysan, bil ki bu sıradan bir direnç değil; Rabb’inin sana verdiği bir diriliştir.

Sana acı veren şeyler seni yıkmak için değil, seni yeniden inşa etmek için geldi. Kırıldığın yer, aslında içindeki hakikatin filizlendiği yer oldu. Eskiden yara dediğin şey, şimdi senden bir şey götürmüyor, aksine sana bir şey katıyor.

Sabrın artık bir yük değil, bir zırh. Sessizce taşıdığın o ağırlık, seni eğmiyor; seni eğitiyor. Çünkü acının terbiyesinden geçenler, rahmetin sırlarına daha yakındır. Ve işte o sır: Yaralanan yerin, Rabbinle en çok buluştuğun yerdir.

Artık her sarsıntı seni dağıtmaz. Çünkü sen dağ gibi oldun. Yıkılmadın, yeniden kuruldun. Ve bu, Allah’ın seni içten içe yücelttiğinin en açık göstergesidir.

4. Dua Senin İçin Mecburiyet Değil, Nefes Haline Geldiyse...

Artık dua etmek için zor zamanları beklemiyorsan… Her şey yolundayken bile ellerin kendiliğinden semaya kalkıyorsa… Gönlün sebepsizce secdeye koşuyorsa, bu sıradan bir alışkanlık değil; bu, Rabbin seni kendine yaklaştırdığının işaretidir.

Secde artık bir kaçış değil, bir sığınaktır. Dünyanın gürültüsünden değil, Rabbinin huzurundan dolayı eğiliyorsan… Kalbin, suskunluğun içinde bile dua etmeye devam ediyorsa, sen seçilmiş bir yola adım atmışsın demektir.

Dua artık sadece ihtiyacın değil, varoluşunun bir parçası olduysa… İşte bu, gerçek yakınlıktır. Çünkü sadece darda kalan değil; huzurda olan, bollukta olan da dua edebiliyorsa, o kişi Rabbine gerçekten bağlanmıştır.

Unutma, şükür anında yapılan dua, ihlâsın en saf hâlidir. Bu hâl sana verildiyse, artık sadece dua eden biri değil; duanın kendisi olmuşsun demektir. Ve bu, Allah’ın seni kendi katına yavaşça çektiğinin en yüce alametlerinden biridir.

5. Kalbinle Görmeye Başladıysan...

Artık insanları yüzlerinden değil, yüreklerinden okuyorsan… Sözlerden çok niyetleri, olayların ardındaki hikmeti fark etmeye başladıysan; bu göz değil, kalp işidir. Ve bu, sana verilen bir lütuftur: basiret.

Basiret, aklın değil, arınmış bir kalbin görme yeteneğidir. Herkesin karmaşa gördüğü yerde sen bir denge hissediyorsan, herkesin tesadüf dediğine sen kader diyorsan, bu dünyaya sadece gözle değil, ruhla baktığındandır.

Kalp gözüyle görenler, hakikati perdelerin arkasından izlemeye başlar. Olayları yalnızca dış yüzeyinden değil, iç bağlantılarıyla kavrar. Bu, hikmetle bakanların halidir. Ve bu hâl, Allah’ın bazı kullarına verdiği ince bir sezgi, sessiz bir ilimdir.

Böyle bir görüş sana verildiyse, sen artık sadece izleyen biri değilsin. Anlayan, hisseden, yönlendirilen birisin. Ve bu, Allah’ın seni derinliklerde büyüttüğünün açık delilidir.

Ve Artık Eskisi Gibi Olmayacaksın…

Ey kalbiyle duyan insan…
Eğer bu beş işaret sende varsa, artık hayatın görünmeyen bir el tarafından yönlendirildiğini fark etmişsindir. Belki hâlâ her şey aynı gibi görünüyor. Aynı ev, aynı sokak, aynı insanlar… Ama sen, içten içe başka bir yere yürüyorsun. Daha sakin, daha derin, daha hakiki bir yere…

Bu değişim birden olmaz. Gürültüsüzdür. Kimse seni alkışlamaz, kimse senin farkına varmaz. Ama Allah bilir. Ve Allah’ın bildiği bir kul, zaten en büyük yakınlığa erişmiştir.

Yalnızlığına sabret, ruhundaki boşluklara hikmetle bak, acını inkâr etme, dualarına tutun ve kalbinle görmeye devam et. Çünkü bu yolculuk sana değil, seni Yaratan’a aittir. Ve O, yoluna aldığı hiçbir kalbi yarı yolda bırakmaz.

Unutma:
Bu bir bitiş değil, bir başlangıçtır.
Eskisi gibi olmayacaksın… Çünkü Rabb’in seni sessizce, ama kesinlikle yüceltiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu dünya sizin olsun… Biz Cennet’e gidiyoruz.

Hakkın Yolunda Birlik

Kendi Manevi ChatGPT’ni Kurmak: Abdulkadir Geylâni Sohbetleri ile Ruhani Yapay Zeka