Yorgunluklar İçinde Bekliyorum: Allah’tan Bir Deprem, Zulmedenlerin Üzerine Gelsin Diye
Yorgunum…
Ama sıradan bir yorgunluk değil bu.
İnsan bedeninin taşıdığı yükten değil, ruhumun ezildiği yerden yorgunum.
Konuşmak istemediğim için değil, konuştuğumda taşlandığım için sustum.
Ağlamak istediğimden değil, ağladığımda “abartıyorsun” dedikleri için gözyaşımı içime akıttım.
Yorgunluklar birikir…
Ve ben yıllardır biriktirdim baba, anne, dünya…
Her susuş bir yorgunluktu.
Her iç çekiş, her geçiştirme, her “neyse boş ver” deyişim, ruhuma işleyen birer yük oldu.
Ben biriktirdim…
Ama kimse merak etmedi o yüklerin nereye gittiğini.
Zulme uğradım.
Hakkım yenildi, sustum.
İftiraya uğradım, Rabbime sığındım.
Yalnız bırakıldım, ağlamadım…
Ama artık sınırlarımda dolanıyorum.
Ve ben artık başka bir şey istiyorum.
Ben bir deprem istiyorum.
Ama binaları yıkan, toprağı çatlatan değil sadece.
Kalpleri yerle bir eden bir deprem.
Yıllardır kibirle yükselen sahte tahtları devirsin.
Haklıyı ezen, mazlumu susturan, doğruyu küçümseyen düzeni yıksın.
Zulmedenlerin üzerine insin o sarsıntı.
Benim gibi susmak zorunda kalanların sesi olsun o deprem.
Benim gibi yalnız uyuyan, yalnız uyananların intikamı değil;
Ama adaletin yankısı olsun.
Ben kinle değil, hakla bekliyorum.
Allah’tan bekliyorum bu depremi…
Çünkü başka kimse duymuyor.
Çünkü insanlar işlerine gelince görüyor, gelmeyince sırtını dönüyor.
Ve çünkü Allah susmaz…
Allah unutmaz…
Allah erteleyebilir, ama ihmal etmez.
Ey Allah’ım…
Senin adaletini özlüyorum.
Senin “Ol” dediğinde her şeyin titrediği o gücü bekliyorum.
Bir sabır taşının çatlaması gibi,
Benim suskunluğum da bir yerde kırılacak.
Ben istemiyorum ki toprağı yutacak bir kıyamet gelsin.
Ama diliyle, eliyle, suskunluğuyla zulmeden kim varsa;
Üzerlerine bir hakikat zelzelesi insin istiyorum.
Titretsin onların kalbini,
Sarsın evlerini,
Maskelerini düşürsün,
Kendileriyle yüzleştirsin onları.
Çünkü ben artık öyle bir noktadayım ki…
Yalnızca sabreden değil,
Artık Allah’tan cevap isteyenim.
Yorgunluklar içinde yatıyorum her gece.
Ama her sabah, hâlâ dua ederek uyanıyorum:
“Ey Rabbim, adaletin gecikmesin.
Mazlumun duası göğe yükselsin.
Ve zulmedenlerin üzerine, senin adaletin sarsılsın.”
Ben hâlâ susuyorum…
Ama artık sessizliğim sabır değil sadece,
Sessizliğim bekleyiş…
Yorgun bir bekleyiş…
Sarsıntıyı getirecek bir duanın içinde bekleyiş…
Ve ben inanıyorum:
Allah zulmü sevmez.
Allah sabredenin yanında durur.
Ve Allah, günü geldiğinde yeryüzünü değil sadece,
Zalimlerin tahtını sarsar.
O günü bekliyorum…
Yorgun ama dimdik…
Suskun ama duayla dolu…
Yalnız ama Allah’a yakın…
Yorumlar
Yorum Gönder