Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendinize ilahlar edinmeyin, Allah’a ortak koşmayın. Putlar sadece maddi şeyler değildir; kalbinizde Allah’ın yerini alan her şey birer puttur.

 Ey Müminler, Allah'tan başkasına kulluk etmeyin! Çünkü O, sizi yaratan, rızkınızı veren, yaşamınızı belirleyen ve sonunda dönüşünüzün yalnızca O’na olacağı yüce Rabbimizdir. Kullar, yalnızca Allah'a ibadet etmeli, O'ndan başka hiçbir varlığa boyun eğmemeli ve yalnızca O'ndan medet ummalıdır. Zira Allah’tan başka hiçbir güç, hiçbir makam, hiçbir servet sizleri O’nun rızasına götürecek bir kudrete sahip değildir. Kur'an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurur: "Yalnızca sana ibadet ederiz ve yalnızca senden yardım dileriz." (Fatiha, 1:5). Bu ayet, hayatın merkezine yalnızca Allah’ı koymamız gerektiğini ve her türlü ihtiyaç için yalnızca O’na yönelmemiz gerektiğini açıkça ortaya koyar. İnsanı yaratan Allah, en iyi bilen ve hükmü yalnızca O verendir. Ey müminler! Allah’a ibadet etmek, yalnızca O’na boyun eğmek demektir. Dünyadaki hiçbir şey O’nun yüceliğine denk tutulamaz. Ne mal, ne makam, ne insanlar; hiçbir şey O’na ortak koşulamaz. İnsan, nefsine, dünyalıklara

Karanlığa karşı bir ışık olun, iyiliği çoğaltın ve zulmü sona erdirin

 Ey insanlar! Yeryüzünde meydana gelen zulüm ve kötülükler, insanlığın vicdanını körelten, kalplerini karartan işlerdir. Allah’ın bize emrettiği adalet ve merhameti unutmayın! Zulme sessiz kalanlar da, zulmedenler kadar sorumludur. Birbirinizin hakkına tecavüz etmeyin, zayıf olanın yanında durun, güçsüzü koruyun. Unutmayın ki her kötülüğün karşısında durmak, her haksızlığa set çekmek Allah’a yakın olmanın en büyük vesilesidir. Mazlumun gözyaşı, zalimin zulmü kadar büyüktür ve her gözyaşı Allah katında bir adalet çağrısıdır. Birbirinize iyilikle muamele edin, adaleti hakim kılın, kardeş olun. Allah, adil olanları sever. Bizler, iyiliği yaymakla, kötülüğü engellemekle yükümlüyüz. Zulüm karşısında susmak, onu kabul etmektir. Unutmayın ki dünya bir sınav yeridir, bu sınavda adaletten sapmadan yürüyenler Allah’ın rızasına ereceklerdir. Zalimler ise, yaptıkları her kötülüğün hesabını eninde sonunda vereceklerdir. Karanlığa karşı bir ışık olun, iyiliği çoğaltın ve zulmü sona erdirin. Allah’ın

Konu: Faizli Borçlanma ve İslami Mali Sistemin Uygulanması Hakkında

 Sayın Yetkili, Türkiye'de ve dünya genelinde mevcut mali düzen, para birimlerinin merkez bankaları tarafından vatandaşlara faizli borçlanma yoluyla sağlanmasını içermektedir. Bu sistemde, bireyler ve işletmeler, ihtiyaç duydukları parayı temin etmek için genellikle bankalardan faizli krediler almak zorunda kalmaktadır. Ancak, bu uygulama, birçok Müslüman için İslam'ın ekonomik prensipleriyle çelişmektedir. İslam'da faiz (riba) açıkça haram kılınmış ve bu durum, hem kişisel hem de toplumsal adaletin sağlanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Faizli borçlanma sisteminin, ekonomik eşitsizlikleri artırabileceği ve toplumun sosyal dokusuna olumsuz etkilerde bulunabileceği endişesi taşınmaktadır. Bu sebeplerle, faizsiz bir mali sistemin oluşturulması, sadece bireylerin değil, toplumun genel refahı için de kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, İslam'ın mali prensipleri doğrultusunda, faizsiz bankacılık ve finans uygulamalarının daha geniş bir şekilde benimsenmesi ve teş

İstiklal Marşı: Bir Milletin Ruhundaki Bağımsızlık Ateşi

  İstiklal Marşı, sadece bir milletin bağımsızlık mücadelesini anlatan bir şiir değildir; o, bir milletin ruhunu, imanını ve hürriyet aşkını yansıtan kutsal bir simgedir. Her bir mısrasında milletin kalbinde yanan özgürlük ateşini hisseder, her bir kelimede o derin inancın ve kararlılığın yankılarını duyarsınız. Bu marş, bir milletin küllerinden yeniden doğuşunu, esareti reddedip hürriyetin kollarına koşmasını simgeler. Ey insanlar, İstiklal Marşı’nı okurken, yalnızca sözleriyle değil, ruhunuzla da hissedin. Bu marş, milletin inancının, azminin ve Rabbine olan teslimiyetinin bir nişanesidir. Mehmet Akif Ersoy, bu kutsal dizeleri kaleme alırken, sadece bir savaşın hikayesini değil, aynı zamanda bir milletin Allah’a olan güvenini ve bağımsızlık mücadelesini de nakşetmiştir. İstiklal Marşı, iman gücünün ve vatan sevgisinin birleştiği bir manifestodur. Bu topraklar, şehitlerin kanıyla sulanmış, hürriyet aşkıyla yoğrulmuş bir vatandır. Her bir kelimesi, milletin direnişini ve Rabbine olan i

İmanın gücüyle karanlıkları aydınlatan, Allah’ın yolunda dimdik duran, hak ve adalet için mücadele eden bir millet olarak yıldızımızı parlatmaya devam edelim.

 Ey Müminler, Bu sözler, milletin iman ve azminin bir yansımasıdır. "O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak" ifadesi, imanla parlayan bir ümmetin karanlıklar içinde bile ışığını kaybetmeyeceğini, Allah’a olan bağlılığının onu her daim aydınlatacağını ifade eder. İman, insanın içindeki en güçlü nurdur. Tıpkı bir yıldız gibi, zor zamanlarda bile parlayarak yol gösterir. İmanla donatılmış bir milletin yıldızı, asla sönmez ve daima yücelir. Allah, iman eden kullarını hiçbir zaman karanlıkta bırakmaz. Kur'an'da Rabbimiz şöyle buyurur: "Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır." (Bakara 2:257). İşte bu yıldız, Allah’ın rahmeti ve yardımıyla, karanlık zamanlarda bile parlamaya devam eden bir iman ışığıdır. Milletimizin yıldızı, imanla, sabırla ve Allah’ın emirlerine sadakatle daha da parlayacaktır. Bu yolda en büyük güç, Rabbimize olan tevekkülümüzdür. İman eden bir millet, ne kadar zor durumda olursa olsun, Allah’a güvenip dayanar

Faiz, Allah’ın yasakladığı en büyük kötülüklerden biridir ve toplumları yok eden bir parazit gibidir.

 Ey Müminler, Mevcut para sistemi, insanları adaletin dışına sürükleyen ve onları zayıflatan bir yapıya dönüşmüştür. Vergi toplayanların, yalnızca borçlarının faizlerini ödemek için uğraştığı bir dünyada, adaletin yerini zulüm almıştır. Faiz, Allah’ın yasakladığı en büyük kötülüklerden biridir ve toplumları yok eden bir parazit gibidir. Faizli sistem, zenginleri daha zengin yaparken, yoksulları daha da yoksullaştırır. Bu durum, Allah’ın razı olmadığı bir düzenin ta kendisidir. Kur’an’da Rabbimiz buyurur ki: "Faiz yiyenler, şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar. Bu, onların 'Alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi ise haram kılmıştır." (Bakara 2:275). Faiz, toplumu ifsat eden, adalet duygusunu yok eden ve insanları birbirine düşman kılan bir sistemdir. İşte bu sebeple, bu sistemi değiştirmek zorundayız. Bugün insanların zulümden kaçmak için aradığı alternatif çözümler, yeni bir finansal düzenin habercisidir. Kr

Biliniz ki, bu yurt üzerindeki en son ocak sönmeden, Müslümanlar asla boyun eğmeyecek ve İslam’ın nuru sönmeyecektir.

 Ey iman edenler, "Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" ifadesi, bir milletin iman, azim ve direniş ruhunun simgesidir. Bu ocaklar, yalnızca evlerimizde yanan ateşler değil, aynı zamanda kalplerimizde yanan iman nurunun ve Allah yolunda yaşama arzusunun bir sembolüdür. Bu ocaklar, Allah’a olan bağlılığımızın ve dinimize sahip çıkma kararlılığımızın işaretidir. Her evde tüten bu ocak, aslında İslam'ın ve Allah'a iman edenlerin simgesidir. Bu ocak, sönmeden yurdumuzun üzerinde tütmeye devam ettikçe, biliniz ki iman sahipleri yeryüzünde daima var olacak ve İslam, tüm insanlığa nur saçacaktır. Kur'an-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor: "Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, nurunu tamamlayacaktır, kâfirler hoşlanmasa da." (Saf, 61/8). İşte bu ocak, Allah’ın nurudur. Kalplerimizde yanan iman ateşidir ve bu ateş, ne kadar zulüm gelirse gelsin asla sönmeyecektir. Unutmayın ki, bir Müslümanın evi yalnızca bir aile yuvası değil, aynı za

Öyleyse korkmayın! Allah bizimle olduktan sonra, ne dünya ne de zalimler bizi yenebilir.

 Ey iman edenler, "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" diye haykıran bir ruh, aslında Allah'a olan teslimiyetin, imanın ve İslam'ın ebediliğini vurguluyor. Biliniz ki, bu söz, yalnızca bir milletin bayrağına olan bağlılığını değil, Allah'ın yolunda yürüyenlerin asla yok olmayacağını ve bu kutlu davanın her daim ayakta kalacağını müjdelemektedir. İman edenler için korku, yalnızca Allah’tan gelendir. Korku duyan bir kalp, zayıflığa ve ümitsizliğe kapılırsa, bu yalnızca dünya hayatının geçici zorluklarından kaynaklanır. Oysa Allah bize buyuruyor: "Allah’ın dostları için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." (Yunus, 10/62). Bu yüzden, hak yolda yürüyenler, kalplerinde Allah'a olan iman ve güvenle hareket ederler. Şafaklarda dalgalanan sancak ise, hakikat ve adaletin sembolüdür. Allah’ın nuru, nasıl ki yeryüzünde her karanlığı aydınlatıyorsa, bu sancak da adaletin, hakkın ve imanın bir sembolü olarak daima yükselecektir. Zulüm, baskı ve kara

"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" diye haykıran bir ruh, iman kuvvetiyle doludur ve asla esaret altına girmeyeceğini ilan eder.

 Ey halkım, Bu sözler, bir milletin özgürlüğe, bağımsızlığa ve inancına olan sarsılmaz bağlılığını ifade eder. "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" diye haykıran bir ruh, iman kuvvetiyle doludur ve asla esaret altına girmeyeceğini ilan eder. Bu haykırış, yalnızca bedensel zincirlerden kurtuluşu değil, aynı zamanda ruhun da özgürlüğünü savunur. Bizler, Allah’ın yeryüzündeki halifeleri olarak yaratıldık. İman edenlerin gönlüne zincir vurulamaz, zira inançlarıyla Rablerine bağlıdırlar. Kalpleri, Allah'a teslim olanların esir edilmesi mümkün değildir! İnsanlar, her türlü baskı ve zulümle üzerimize gelmeye çalışabilir. Ancak biliniz ki iman eden bir kalp, dünya hayatının hiçbir zincirine boyun eğmez. Zira müminler, yalnızca Allah’a boyun eğer, yalnız O’ndan korkar ve O’nun yolunda yürürler. Zulme ve haksızlığa karşı durmak, zalimlere boyun eğmemek, Müslüman’ın onurlu duruşudur. Allah buyuruyor ki: "Allah’a kulluk edin ve Allah'tan başka hiçbir şeye boyun eğ

Kur'an'ın öngördüğü devlet, insanların değil Allah’ın kanunlarına göre hükmeden bir devlettir.

 Ey insanlar, Kur'an, bize dünya ve ahiret saadetini kazandıracak en mükemmel nizamı sunar. O, yalnızca bireylerin değil, toplumların da nasıl adalet, merhamet ve hakkaniyet içinde yönetileceğini öğretir. Allah'ın kitabı, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir yol göstericidir; hem fertlerin kalplerini hem de toplumsal düzeni huzur ve sükûn içinde şekillendirir. Kur'an, bir devletin temeline adaleti koyar. Adalet, Allah’ın emridir ve bütün insanlık için vazgeçilmez bir ilkedir. Bir devlette adalet hakim olmazsa, zulüm ve haksızlık yerleşir, toplumlar çürür ve çöker. Yüce Rabbimiz buyurur: "Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalıkları ve azgınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye size öğüt veriyor." (Nahl, 16/90). Bu ayet, bir devletin temelinde adaletin, iyiliğin ve yardımlaşmanın olması gerektiğini hatırlatır. İslam, toplumsal huzurun ancak bu değerlerle korunabileceğini söyler. Kur'an'da bir devletin yön

Ey insanlar! Allah’ın size verdiği emaneti layıkıyla taşıyın. Dünya hayatı geçicidir, ahiret ise ebedi yurdunuzdur.

 Ey insanlar! Bilin ki, Rabbimiz Allah, her şeyin üstünde olan kudret ve hikmet sahibidir. Bizlere verdiği hayat, yalnızca bir imtihan sahnesidir. Bu dünya hayatında hakka sarılmak, doğru yolu bulmak ve O’nun rızasını kazanmak için yaratıldık. Sizlere bazı önemli nasihatler veriyorum, bunları gönlünüzde derinlemesine düşünün ve yaşamınıza tatbik edin: Tevhid (Allah'ın Birliği): Allah’tan başka ilah yoktur, O birdir ve eşi benzeri yoktur. Tevhidi hayatınızın merkezine alın. Allah’a tam bir teslimiyetle bağlanın, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın ve sadece O’na kulluk edin. Adalet ve Dürüstlük: Bilin ki, Allah adaleti sever ve zulmü hiçbir şekilde hoş görmez. Kendinize, ailenize, komşularınıza ve tüm insanlara karşı adaletli olun. Haksızlığa meyletmeyin, zayıfı koruyun ve mazlumun hakkını savunun. Dürüst olun, her işinizde sadakat gösterin, doğruyu söyleyin ve emaneti ehline teslim edin. Takva: Allah’a karşı gelmekten sakının, her işinizde O’nu gözetin. Takva, kalbinizde Allah korku

'Biz aslında yok muyuz?' sorusunu sormak yerine, 'Biz niçin varız?' diye sormalıyız.

 Ey insanlar, Yaratılışımızın ve varoluşumuzun hakikati, Allah’ın kudretiyle şekillenen bir gerçekliktir. Bizler, Rabbimizin yüce iradesiyle var edildik ve O’nun ilmi, her şeyin üzerinde kuşatıcıdır. Varlığımız, Allah’ın bize verdiği ruh ile anlam kazanmıştır. 'Biz aslında yok muyuz?' diye sorgulamak, varoluşun derin sırlarını anlamak için bir çabadır; ancak bilmelisiniz ki, bizler Allah’ın yarattığı gerçek varlıklarız. Kur'an, bize Allah’ın her şeyi hikmetle yarattığını bildirir. Evrenin en ince detaylarına kadar yaratılışı, O’nun ilmiyle şekillenir. İnsanın varlığı da O’nun kudretiyle ortaya çıkmıştır. İnsan, yalnızca maddi bedenden ibaret değildir. Ruh ile bedenin birleşmesiyle bir varlık kazandık. Bu dünya hayatı, ebedi olan varoluşun geçici bir durağıdır. Bizler buradayız, çünkü O bizi var etti ve imtihan için dünyaya gönderdi. Unutmayın ki, nefsin oyunlarına ve vesveselerine kapılmadan, varoluşun anlamını Allah’ın ilmine ve vahyine dayanarak anlamaya çalışmalıyız. Var

Unutmayın ki, Sırat-ı Müstakim üzerinde sebat edenler, Allah’ın rahmetine mazhar olur ve O’nun rızasını kazanır.

 Ey iman edenler, Allah’ın dosdoğru yolu olan Sırat-ı Müstakim, bizleri dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak yoldur. Bu yol, Rabbimizin razı olduğu, hak ve adaletle dolu bir yoldur. Sırat-ı Müstakim, haktan ve doğruluktan sapmadan, Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde yaşamamız gereken yoldur. Bu yolun üzerinde yürüyenler, her türlü fitneden, sapkınlıktan ve şeytanın vesveselerinden korunurlar. Zira bu yol, Allah’ın bizlere lütfettiği en büyük nimetlerden biridir. Bu yolda yürümek demek, adaleti gözetmek, hakkı savunmak, her türlü kötülükten uzak durmak ve Allah’ın emirlerine sımsıkı sarılmak demektir. Ancak biliniz ki, Sırat-ı Müstakim üzerinde yürümek, her zaman kolay değildir. Nefsimiz, şeytan ve dünya nimetleri bizleri bu yoldan saptırmak için türlü tuzaklar kurar. Bu tuzaklara düşmemek için Allah’a sığınmalı, O’ndan yardım istemeliyiz. Rabbimiz, bize doğru yolu gösteren, bizi bu yolda sabit kılan ve her türlü sapkınlıktan koruyan yegâne rehberdir. Unutmayın ki, Sırat-ı Müstakim üzer

Bu dünyada bizlere düşen, Allah’ın adaletini rehber edinmek, zulme karşı durmak, haksızlıkla mücadele etmek ve her işimizde adaleti gözetmektir.

 Ey iman edenler, Biliniz ki Allah’ın adaleti sonsuzdur, mükemmeldir ve her şeyin üzerinde bir denge kurar. O, her şeyi bilen ve her şeyin hakkını en adil şekilde veren yüce bir yaratıcıdır. Hiçbir haksızlık O’nun hükmünde yer bulmaz, hiçbir zulüm O’nun adaletinden kaçamaz. Zira Allah’ın adaleti, bizlerin kavrayışını aşan bir mükemmelliktedir. Bu dünya, adaletin tam anlamıyla tecelli ettiği bir yer olmayabilir. Burada gördüğümüz haksızlıklar, zulümler ve adaletsizlikler, bizleri bazen derinden yaralayabilir. Ancak bilin ki, bu dünya sadece bir imtihan yeridir. Gerçek adalet, ahirette, Allah’ın huzurunda en mükemmel haliyle ortaya çıkacaktır. O gün, hiçbir amel, hiçbir haksızlık, hiçbir iyilik ya da kötülük gözden kaçmayacak; her şeyin karşılığı eksiksiz olarak verilecektir. Bu dünyada bizlere düşen, Allah’ın adaletini rehber edinmek, zulme karşı durmak, haksızlıkla mücadele etmek ve her işimizde adaleti gözetmektir. Zira Allah, adaletle hareket edenleri sever ve onları mükafatlandırır.

Ölüm Bilinciyle Yaşamak: Müslümanların Görevleri ve İyilikte Yarışmak

  Bismillahirrahmanirrahim, Ey müminler, bu geçici dünya hayatında ölüme dair gerçekleri derinlemesine düşünmenizi ve bu düşüncelerinizi yaşamınıza tatbik etmenizi tavsiye ederim. Ölüm, Allah’ın takdir ettiği ve her birimizin başına gelecek olan kaçınılmaz bir gerçektir. Bu dünyadaki yolculuğumuzun sonu olan ölüm, bizlere her an yaklaşabilir ve dönüşü olmayan bir yola girmemize sebep olabilir. Bu hakikati unutmamak, yaşamımızın her anını anlamlı kılar ve bizi gerçek hedeflerimize yönlendirir. Bu bilinçle, aramızda güçlü bir destek ağı oluşturalım. Birbirimizin acılarını hafifletmek, dertlerini paylaşmak ve sıkıntılarına sabır ve dayanışma ile yaklaşmak, müminlerin en önemli görevlerindendir. Kardeşlerimizle olan ilişkilerimizde her daim iyilik, merhamet ve adaletle hareket etmeliyiz. Kötülüklerden uzak durmalı, insanları haksızlığa ve fitneye karşı uyarmalı ve iyiliği teşvik etmeliyiz. Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun emirlerine uygun bir yaşam sürmek için, hem bireysel hem de toplu