Mürşitlerin öğretilerine kulak verirken, kendi içsel yolculuğunuzu da ihmal etmeyin..
Dinin rehberleri olan mürşitler, bizler için birer ışık kaynağıdır. Onlar, kalplerimizi karanlıklardan aydınlatmak, doğru yolda yürümemizi sağlamak için gönderilmişlerdir. Onlara "sultanım efendim" dediğimizde, aslında onların ilahi bilgeliğine ve rehberliğine olan saygımızı ifade ediyoruz. Ancak unutmamalıyız ki, gerçek sultan, yalnızca Allah’tır.
Hür olmayı bilememek, aslında kalplerimizin köleleşmesidir. Bizler, dünya nimetlerine ve sefaletine bağımlı hale gelmişsek, ruhumuzun özgürlüğünü kaybetmişiz demektir. Hür olmak, içsel bir bağımsızlık ve Allah’a olan teslimiyetle başlar. Dinimiz, özgürlüğü arayanlara, hakikati bilenlere ve kalplerini Allah’a açanlara ışık tutar.
Mürşitler, bizlere hak yolu gösterirken, kendi irademizle bu yolu seçmek zorundayız. Onlar, doğruyu yanlıştan ayırmamıza yardımcı olan rehberlerdir; ama hür düşünme ve irade kullanma yeteneği, bize verilmiş en büyük nimettir. Bu nedenle, mürşitlerin öğretilerine uymakla birlikte, aklımızı ve kalbimizi de kullanarak, kendi inancımızı derinleştirmeliyiz.
Unutmayın ki, özgürlük, yalnızca bedensel bir durum değildir; ruhsal bir haldir. Kalplerimizi Allah’a açtığımızda, dünya ve içindeki her şeyden bağımsız bir hürriyet kazanırız. Kendi nefislerimizi, şehvetlerimizi ve dünya hırsımızı aşarak, gerçek özgürlüğü bulabiliriz.
Benim sizlere tavsiyem, mürşitlerin öğretilerine kulak verirken, kendi içsel yolculuğunuzu da ihmal etmemenizdir. Dininizi yaşarken, aklınızı, kalbinizi ve iradenizi kullanarak, gerçek anlamda hür olmayı öğrenin. Allah’a teslimiyet, sizi her türlü zincirden kurtaracak en büyük güçtür. Bu yolda ilerlerken, Allah’ın rahmetinin ve hidayetinin üzerinizde olmasını dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder