Kayıtlar

Kasım, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnsana ve Yaratılana Merhamet Üzerine

  Ey insan! Yeryüzü sana emanet olarak verildi; hükmet diye değil, koru diye. Toprağın bereketi, göğün nefesi, suyun berraklığı senin elinde birer imtihandır. Fakat sen emaneti unuttun; merhametin yerini menfaat, vicdanın yerini çıkar aldı. Artık pazar yerlerinde bile sessizlik acıdan doğuyor; küçücük kafeslerde gözleri bulutlanmış hayvanlar, dilsiz bir feryatla seni seyrediyor. Bir zamanlar göğe bakıp “Bu düzen ne kadar kusursuz” diyen insanoğlu, şimdi o düzeni bozan ellerin sahibi oldu. Hayvanın hakkını gasp ettin, toprağın sesini kıstın, suya zehir karıştırdın. Sonra da “Neden huzur bulamıyoruz?” diye sordun. Huzur, ezilenin duasında saklıydı; sen o duayı unuttun. Merhamet, yalnızca insana değil, her canlıya yöneliktir. Tavuğun tüyüne, karıncanın yoluna, ağacın dalına dahi saygı duymayanın kalbi taşlaşır. Ruhun huzur bulması, yaratılanın acısını anlamaktan geçer. Çünkü kim bir cana eziyet ederse, aslında kendi vicdanını karartır. Yeniden hatırla! Bir lokmanın ardında bir canın g...

İnsanlığın Zirvesine Ulaşan Kutsal Rehber: İlahi Farkındalık ve Yolculuk

 Bir insanın peygamberlik mertebesine ulaşabilmesi, yalnızca doğuştan gelen bir yetenekle değil, derin bir ruhsal ve ahlaki olgunlaşma süreciyle mümkün olmuştur. Tarihin en büyük rehberlerinden biri, çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren çevresindeki insanlara örnek olan bir karakter sergilemiş, dürüstlüğü, adaleti ve merhametiyle toplumunda fark yaratmıştır. Bu farkındalık, onun ruhsal bir yolculuğa çıkmasına zemin hazırlamıştır. O, peygamberlik öncesinde yoğun bir içsel tefekkür ve gözlem süreci yaşamıştır. Hayatın anlamını, insanın yaratılış amacını ve evrendeki düzeni sorgulamış, doğada ve insan ilişkilerinde sürekli derin bağlantılar kurmuştur. Bu süreçte, kendi varlığının ötesinde bir bütünün parçası olduğunu fark etmiş, sınırların ötesindeki bir hakikatin izlerini hissetmiştir. İnsanlığın hataları, toplumdaki adaletsizlikler ve bireysel zaaflar karşısında duyduğu derin üzüntü, onun ruhunu olgunlaştırmış, vicdanını ve adalet anlayışını güçlendirmiştir. Zamanla bu farkınd...

İyiliğin Kıymetini Bilmek ve Vefanın Sınavı

 Hayatta insanın karşısına öyle insanlar çıkar ki, onların yaptığı bir iyilik, bir ömür boyu kimsenin yapamadığı kadar derin bir iz bırakır. Bu tür iyilikler sadece bir yardım değildir; insanın kaderine dokunan, ruhunu iyileştiren, yolunu aydınlatan lütuflardır. Böyle bir iyiliği görmek, fark etmek ve kıymetini bilmek, hem insan olmanın hem de gönül erdeminin bir göstergesidir. Ne var ki zaman geçtikçe bazı insanlar, kendilerine yapılan iyiliklerin değerini unutur. Alışkanlık, gurur, ya da nefsin karanlığı onları unutuşa sürükler. Oysa iyilik unutulduğunda, sadece iyiliği yapan değil, iyiliği gören de kaybeder. Çünkü nankörlük, insanın kalbinden bereketi alır; vefasızlık, insanın yüzünden nuru siler. Gerçek vefa, bir teşekkürle ya da bir selamla sınırlı değildir. Gerçek vefa, yapılan iyiliği gönülde taşımak, onu davranışlara yansıtmak, saygıda kusur etmemektir. Birine yapılan büyük bir iyiliğin karşılığı; minnet duygusunu diri tutmak, o kişiye gönülden bir hürmet beslemek ve asla...