İyiliğin Kıymetini Bilmek ve Vefanın Sınavı

 Hayatta insanın karşısına öyle insanlar çıkar ki, onların yaptığı bir iyilik, bir ömür boyu kimsenin yapamadığı kadar derin bir iz bırakır. Bu tür iyilikler sadece bir yardım değildir; insanın kaderine dokunan, ruhunu iyileştiren, yolunu aydınlatan lütuflardır. Böyle bir iyiliği görmek, fark etmek ve kıymetini bilmek, hem insan olmanın hem de gönül erdeminin bir göstergesidir.

Ne var ki zaman geçtikçe bazı insanlar, kendilerine yapılan iyiliklerin değerini unutur. Alışkanlık, gurur, ya da nefsin karanlığı onları unutuşa sürükler. Oysa iyilik unutulduğunda, sadece iyiliği yapan değil, iyiliği gören de kaybeder. Çünkü nankörlük, insanın kalbinden bereketi alır; vefasızlık, insanın yüzünden nuru siler.

Gerçek vefa, bir teşekkürle ya da bir selamla sınırlı değildir. Gerçek vefa, yapılan iyiliği gönülde taşımak, onu davranışlara yansıtmak, saygıda kusur etmemektir. Birine yapılan büyük bir iyiliğin karşılığı; minnet duygusunu diri tutmak, o kişiye gönülden bir hürmet beslemek ve asla küçümseme ya da ilgisizlik göstermemektir.

Unutulmamalıdır ki, iyiliği küçümsemek, aslında kendi insanlığını küçümsemektir. Kibirle davranan kişi, farkında olmadan kendini alçaltır. Oysa alçakgönüllülük ve vefa, insanın iç dünyasını güzelleştirir, ruhunu yüceltir.

Hayat bir imtihandır; bazen bir iyiliğe nasıl karşılık verdiğimiz, bütün bir ömrün özeti olur. Kimi insanlar, yapılan iyiliği unutup kendi egosuna yenilir; kimileri ise o iyiliğin hatırına daha da merhametli, daha da olgun hale gelir. Hangisi olduğumuz, kalbimizin aynasında belli olur.

Bu yüzden, kim bize gerçekten iyilik etmişse, kim bizim için elini uzatmış, bizi karanlıktan çıkarmışsa — ona karşı vefalı olmak insanlık borcudur. Unutma: İyiliği unutan, eninde sonunda iyiliği kaybeder. Vefayı yaşatan ise, hem dünyada hem ahirette huzur bulur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kişiliğim

Hakkın Yolunda Birlik

Müslüman Bilge Lider Hakkında Söylenenler