İnsana ve Yaratılana Merhamet Üzerine
Ey insan!
Yeryüzü sana emanet olarak verildi; hükmet diye değil, koru diye. Toprağın bereketi, göğün nefesi, suyun berraklığı senin elinde birer imtihandır. Fakat sen emaneti unuttun; merhametin yerini menfaat, vicdanın yerini çıkar aldı. Artık pazar yerlerinde bile sessizlik acıdan doğuyor; küçücük kafeslerde gözleri bulutlanmış hayvanlar, dilsiz bir feryatla seni seyrediyor.
Bir zamanlar göğe bakıp “Bu düzen ne kadar kusursuz” diyen insanoğlu, şimdi o düzeni bozan ellerin sahibi oldu. Hayvanın hakkını gasp ettin, toprağın sesini kıstın, suya zehir karıştırdın. Sonra da “Neden huzur bulamıyoruz?” diye sordun. Huzur, ezilenin duasında saklıydı; sen o duayı unuttun.
Merhamet, yalnızca insana değil, her canlıya yöneliktir. Tavuğun tüyüne, karıncanın yoluna, ağacın dalına dahi saygı duymayanın kalbi taşlaşır. Ruhun huzur bulması, yaratılanın acısını anlamaktan geçer. Çünkü kim bir cana eziyet ederse, aslında kendi vicdanını karartır.
Yeniden hatırla!
Bir lokmanın ardında bir canın gözyaşı varsa, o lokma bereket getirmez. Sofranın bolluğu değil, helalliği kutsaldır. Helallik; adaletten, şefkatten ve merhametten doğar.
Hayvanlar senin malın değil, Rabbinin kudretinin eseridir. Onlara zulmetmek, aslında Yaradan’a isyan etmektir.
Ey insan!
Zulümle karışmış bir dünya, sonunda kendini tüketir. Fakat bir kişi bile merhameti hatırlasa, dünya yeniden nefes alır. Herkes kendi elindekini değiştirmedikçe, ne gök bereket verir, ne toprak şifa.
O halde, başla!
Bir kuşun özgürlüğünü, bir hayvanın hakkını, bir ağacın gölgesini savun. Küçük bir iyilik bile karanlığa ışık olur. Merhamet, senin elinden yeryüzüne dökülen bir rahmettir.
Unutma:
İnsanca yaşamak, sadece insanlara değil, bütün canlılara insanca davranmakla mümkündür.

Yorumlar
Yorum Gönder