Kayıtlar

Hayallerime Sırt Çevrilen Yol: Dünyaya ve Yakınlarıma Sitemim Var

Sitemim var… Hem dünyaya, hem de en çok güvenip inandıklarıma… İçimde büyüttüğüm, geceleri uykusuz kaldığım, hayalini kurarken gözlerimin dolduğu bir projeydi bu. Sıradan bir hayvancılık projesi değildi benimkisi. Ben başka bir düzen, başka bir sistem kurmak istedim. İnsanlar bir araya gelecekti; elbirliğiyle, gönül birliğiyle… Herkesin katkısı olacaktı bu işte. Hayvanları ortak alacak, birlikte bakacak, birlikte büyütecektik. Kazançlarımız da kayıt altında, şeffaf, güven dolu olacaktı. Ama bu sadece maddi kazançla ilgili değildi. Bu proje, mevcut sistemin dışında bir nefes, bir umut olacaktı. İnsanlar arasında güveni yeniden inşa edecektik. Hayvan transferleriyle ödeme sistemi kuracak, insanların paraya değil, üretime ve paylaşmaya odaklandığı bir düzen hayal ettim. İnsanlar arası bağı güçlendiren, alın terinin karşılığını adilce veren bir yapı… Belki de bir devrimdi kendi çapımda. Ama olmadı. En çok da yakınlarımın ilgisizliği yaktı canımı. Bir selam kadar bile destek görmedim. Proje...

🌍 Dünyanın Sıkıntılarını Çözmeye Yönelik 12 Adımlı Yol Haritası

Ön Şart: 🔹 Adil, kararlı, ilimle donanmış, çıkar gözetmeyen bir lider ve onun etrafında 12 söz dinleyen, ehil, sadık ve dürüst yardımcı gereklidir. 🔹 Bu ekip bir bilgisayar (yani gelişmiş dijital altyapı ve yapay zekâ desteği) ile çalışacaktır. Bu sistem şeffaflık, veri analizi ve hızlı karar alma süreçleri için kullanılacaktır. ✅ 1. Faiz Sistemiyle Mücadele: Alternatif Finans Sistemlerinin Kurulması Faiz temelli sistemi kademeli olarak kaldırarak, üretim ve paylaşım temelli finans modeli geliştirilecek. Karz-ı hasen, ortaklık esaslı yatırım sistemleri ve dijital vakıf modelleri kurulacak. ✅ 2. Adaletin Tesis Edilmesi Hukuk evrensel ahlaka dayalı hale getirilecek. Güçlü olanın değil, haklı olanın yanında duran bir yargı sistemi oluşturulacak. Yargı, insan eliyle değil, ilkelerle hareket eden akıllı sistemlerle desteklenecek. ✅ 3. İsrafın ve Aşırı Tüketimin Önlenmesi Ekonomik düzen sadeleştirilecek, doğal kaynakların sömürüsü engellenecek. “İhtiyacın kadar tüke...

Yorgunluklar İçinde Bekliyorum: Allah’tan Bir Deprem, Zulmedenlerin Üzerine Gelsin Diye

Yorgunum… Ama sıradan bir yorgunluk değil bu. İnsan bedeninin taşıdığı yükten değil, ruhumun ezildiği yerden yorgunum. Konuşmak istemediğim için değil, konuştuğumda taşlandığım için sustum. Ağlamak istediğimden değil, ağladığımda “abartıyorsun” dedikleri için gözyaşımı içime akıttım. Yorgunluklar birikir… Ve ben yıllardır biriktirdim baba, anne, dünya… Her susuş bir yorgunluktu. Her iç çekiş, her geçiştirme, her “neyse boş ver” deyişim, ruhuma işleyen birer yük oldu. Ben biriktirdim… Ama kimse merak etmedi o yüklerin nereye gittiğini. Zulme uğradım. Hakkım yenildi, sustum. İftiraya uğradım, Rabbime sığındım. Yalnız bırakıldım, ağlamadım… Ama artık sınırlarımda dolanıyorum. Ve ben artık başka bir şey istiyorum. Ben bir deprem istiyorum. Ama binaları yıkan, toprağı çatlatan değil sadece. Kalpleri yerle bir eden bir deprem. Yıllardır kibirle yükselen sahte tahtları devirsin. Haklıyı ezen, mazlumu susturan, doğruyu küçümseyen düzeni yıksın. Zulmedenlerin üzerine insin o sarsıntı. Benim gib...

Baba, Beş Yıl Oldu Gideli… Ama Ben Artık Bir Deprem İstiyorum

Baba… Artık bu dünyada yoksun. Beş yıl oldu seni toprağa vereli. Beş yıldır sessizliğin daha da derin, daha da sonsuz. Artık ne gözlerin var bana bakacak, Ne ellerin var saçımı okşayacak, Ne de bir sesin var suskunluğuma karışacak. Ama ben hâlâ sana konuşuyorum. Çünkü sen rahmetli oldun ama kalbimde ölmedin. Çünkü bu dünyada sesimi duymayan herkesin ötesinde, Sen Allah’ın yanındasın artık — ve belki şimdi her şeyi görüyorsun. Ben bu hayatta öyle şeyler yaşadım ki baba… Öyle ağır sözler duydum, öyle yalnız bırakıldım, öyle susturuldum ki… Sana sarılamadım, sana anlatamadım. Ve sen sustun, çünkü artık sonsuzluğun içindeydin. Şimdi söyleyeceğim şey belki sana ağır gelir. Ama bu bir öfke değil, bu bir dua, bir yakarış, bir sarsılma isteği. Baba, ben bir deprem istiyorum. Ama yeryüzünü değil sadece, kalpleri de sarsacak bir deprem. Zulmün duvarlarını yıkacak, İkiyüzlülüğü yerle bir edecek, Sessizliği paramparça edecek bir sarsıntı. Benim üzerime bastıklarında, içimdeki hakikati ezmeye çalış...

Baba, Bütün Bunları Görürken Neden Sustun? Neden Beni Yalnız Bıraktın?

Baba, Bu defa sana soruyorum. Gözlerinin önünde oldu her şey. Ben yere kapandım, ses etmedin. Kalbim parçalandı, duymadın. Annemin bakışlarında küçüldüm, sen oradaydın. Yalnız kaldım, sen hâlâ sustun. Neden baba? Neden beni yalnız bıraktın? Neden en çok ihtiyacım olduğunda arkamda durmadın? Ben senden bir servet istemedim, büyük laflar beklemedim. Sadece bir söz… sadece bir bakış… “Ben senin yanındayım” deseydin, yeterdi. Ama sen sanki yoktun, sanki suskunluğunla her şeyi onayladın. Baba, ben annemin yargısında ezilirken sen neyi düşündün? Ben Allah’a yöneldikçe dışlandım, sen neye sustun? Yoksa sen de mi korktun? Yoksa sen de mi beni anlamadın? Ben sadece sevilmek istedim. Kabul görmek, anlaşılmak… Küçük bir çocuğun, babasının gölgesine sığınmak istemesi gibi. Ama senin gölgen yoktu, ya da bana ulaşmıyordu. Her şeyin farkındaydın. Annemin kalbindeki öfkeyi gördün, Evdeki sessiz savaşı hissettin, Benim neyi aradığımı, neyi savunduğumu anladın. Ama yine de sustun. Sanki olan bitene yaba...

Hakkı Aramanın Bedeli: Suskunluğun Ardındaki Çığlık

Anne… Bir kez daha soruyorum sana. Allah’ı düşünmek, O’nu gönülde aramak, O’nu sevmek, O’na yaklaşmak… Bunlar neden bir insanın zulme uğramasını gerektirir? Neden O’nun ismini her andığımda gözümde küçüldüm? Neden kalabalıklar içinde yalnız bırakıldım, neden sen bile beni anlamadın? Neden, Allah’ı senden daha çok sevmem sana bir isyan gibi göründü? Ben yalnızca kalbimi temiz tutmak istedim. Yalnızca hakikati görmek, O’na yaklaşmak istedim. Kalabalıkların çığlığına değil, göklerin derin sessizliğine kulak verdim. Allah’ı her anımda düşündüm. Her olayda bir işaret aradım. O’nu ararken yüzümü dünyadan çevirdim belki ama kimseye kötülük etmedim. Peki neden zulme uğradım? Anne… Ben seni yüceltmek istedim. Evlatlığımı, senin varlığını bir rahmet vesilesi bilmek istedim. Ama ne zaman ki gözümde Allah senden üstün oldu, işte o zaman beni suçladın. O’na yönelmemi, senden uzaklaşmak saydın. Oysa ben, Allah’a giden yolda seni de yanımda istedim. Allah’ı düşünmek, kendini aramak gibidir. O’nu aray...

Temizliğin ve Disiplinin Bedeli: Zulme Uğrayan Bir Kalbin Feryadı

Temiz olmak, disiplinli yaşamak, hayatını doğruluk ve adalet üzerine inşa etmek; aslında yüceliğin, iç huzurun ve yüksek ahlâkın göstergesidir. Fakat ne gariptir ki, böylesi niteliklere sahip bir insan çoğu zaman bulunduğu çevrede dışlanır, yanlış anlaşılır, hor görülür. Çünkü hakikatin sessizliği, yalancının gürültüsünü bastırır. Temizliğin parlaklığı, kirli olanın rahatsız olmasına sebep olur. Anne, ben sadece doğruyu yapmaya çalıştım. Ellerimi kirletmedim, dilimi yalanla bulaştırmadım, kalbimi kinle doldurmadım. Her şey düzenli olsun istedim; eşyalar yerli yerinde, sözler ölçülü, davranışlar tutarlı olsun istedim. Fakat bu düzeni, bu içsel disiplini, bu titizliği insanlar bir tehdit olarak gördü. Sanki varlığım onların savrukluğunu, dağınıklığını, hoyratlığını ortaya çıkarıyordu. Ve böylece üzerime geldiler. Neden bana zulmettiler biliyor musun? Çünkü kendileriyle yüzleşmek istemediler. Çünkü sessiz duruşum, gürültüyle kurdukları sahte benliklerini sarsıyordu. Çünkü benim düzenim on...