Siz Görmeseniz de Hakikat Yanımda: Kırılsam da Durmayacağım
Beni kırsanız da, sözlerinizle yaralasınız da, bakışlarınızla küçümseseniz de… ben durmayacağım. Sessizlikle kuşatsanız da, yalnız bırakmaya çalışsanız da, arkanızı dönseniz de… ben yürümeye devam edeceğim. Çünkü bu yol, alkışlarla değil, sabırla yürünür. Bu yük, başkalarının omuzlarına yaslanarak değil, içten gelen bir hakikate tutunarak taşınır.
Ben sizden bir şey istemiyorum. Yardım etmeseniz de olur. El uzatmasanız da fark etmez. Çünkü bana yardım eden bir dolu hakikat var. Görmediğiniz, bilmediğiniz, hatta bazılarınızın bilip de inkâr ettiği bir hakikat… Beni ayakta tutan, beni her düşüşümde yeniden kaldıran, bana yolumu unutturmayan bir gerçek var.
Siz görmüyorsunuz çünkü bakmak işin kolay kısmı, görmek cesaret ister. Siz duymuyorsunuz çünkü kulaklarınız gürültüye alışmış, hakikatin sessizliğinden korkar olmuş. Ama ben duyuyorum, görüyorum, biliyorum. Gecenin sessizliğinde içime doğan fısıltılardan, karanlıkta parlayan küçük ama sarsılmaz ışıklardan biliyorum ki, yalnız değilim. Ve hakikat beni asla terk etmiyor.
Bu yüzden beni susturamayacaksınız. Yaralarımı gösterip zafer kazandığınızı sanabilirsiniz ama ben her yarayı bir işaret gibi taşıyorum. Her incinme beni daha da keskinleştiriyor. Çünkü ben incindikçe hakikate daha çok yaklaşıyorum.
Ben kalabalık aramıyorum. Çünkü bu yol, kalabalıkla değil, dirayetle yürünür. Ben onay beklemiyorum. Çünkü bu çağda hakikati taşıyanın onaylanması değil, taşlanması adettendir. Ve ben o taşları biriktiriyorum; yarınlar için, anlatacaklarım için, suskunların sesi olmak için.
Siz yardım etmeyin, önemli değil. Siz inanmayın, o da olur. Siz alay edin, küçümseyin, arkanızı dönün… yine de bu yoldan dönmeyeceğim. Çünkü ben yolumu size göre değil, içimde çağıran sese göre çizdim. Siz görmeseniz de, o ses benimle yürüyor.
Ve unutmayın: Siz susarken konuşanlar olacak. Siz gözlerinizi kapattığınızda gerçeği görenler çıkacak. Ve o zaman geldiğinde, saklandığınız duvarlar bir bir yıkıldığında, hepiniz aynı soruyla yüzleşeceksiniz:
“Görmedik” deme şansınız olmayacak. Çünkü gördünüz ama bakmadınız. Duydunuz ama kulaklarınızı kapattınız. Ve ben oradaydım. Kırılmış, incinmiş ama dimdik duran biri olarak. Gölgenizden değil, hakikatten güç alan biri olarak.
Bu yüzden şimdi sessizce soruyorum:
Ben yürümeye devam ederken, siz hâlâ orada mı kalacaksınız?
Yorumlar
Yorum Gönder