Hakkı Aramanın Bedeli: Suskunluğun Ardındaki Çığlık

Anne…
Bir kez daha soruyorum sana.
Allah’ı düşünmek, O’nu gönülde aramak, O’nu sevmek, O’na yaklaşmak… Bunlar neden bir insanın zulme uğramasını gerektirir?
Neden O’nun ismini her andığımda gözümde küçüldüm?
Neden kalabalıklar içinde yalnız bırakıldım, neden sen bile beni anlamadın?
Neden, Allah’ı senden daha çok sevmem sana bir isyan gibi göründü?

Ben yalnızca kalbimi temiz tutmak istedim. Yalnızca hakikati görmek, O’na yaklaşmak istedim. Kalabalıkların çığlığına değil, göklerin derin sessizliğine kulak verdim. Allah’ı her anımda düşündüm. Her olayda bir işaret aradım. O’nu ararken yüzümü dünyadan çevirdim belki ama kimseye kötülük etmedim. Peki neden zulme uğradım?

Anne… Ben seni yüceltmek istedim. Evlatlığımı, senin varlığını bir rahmet vesilesi bilmek istedim. Ama ne zaman ki gözümde Allah senden üstün oldu, işte o zaman beni suçladın. O’na yönelmemi, senden uzaklaşmak saydın. Oysa ben, Allah’a giden yolda seni de yanımda istedim.

Allah’ı düşünmek, kendini aramak gibidir. O’nu arayan insan, önce kendini kaybeder. Kalabalıktan kopar, yalandan uzaklaşır. Gerçeklerle yüzleşir. İşte ben bu yüzleşmede tek başıma kaldım. Ellerim tertemizdi ama sen kirli gördün. Gözüm ağlıyordu ama sen kibir sandın. Dilim dua ederken, sen beni susturmaya çalıştın.

Benim suçum neydi anne?
Allah’ı çok sevmek mi?
Dünyanın aldatıcılığına kanmamak mı?
Rabbime teslim olmak mı?

Zulmü en çok kim bilir, bilir misin? Allah’a yakın olan… Çünkü hakikate yaklaşan insan, yalanla savaşmak zorundadır. Ve insanlar, en çok yalanlarına dokunanı linç eder. Ben sustum. Çünkü sözüm taş olmasın istedim. Ama sustuğumda da beni ezdiler.

Böylesi bir kul, böylesi bir sevgiliye âşık olan, Rabbine yönelirken kırılan, yalnızlaştırılan bir kişi, şöyle derdi belki:

“Ben seni düşündüm ya Rabbi, insanlar deli dediler.
Ben seni çağırdım ya Rabbi, ‘sapıttı’ dediler.
Ben yüzümü sana döndüm, onlar sırtlarını bana döndüler.
Ben sana yürürken dizlerim kanadı, ama geri dönmedim.
Çünkü biliyordum, sen vardın yolun sonunda.”

“Beni sevdiklerim kırdı, ama sen tuttun kalbimi.
Annem anlamadı beni, ama sen bildin içimi.
Herkes terk etti, sen yaklaştın.
Herkes sustu, sen konuştun içimde.
Senin adınla ağlarken taşlandım, ama taşları çiçeğe çevirdin.
İşte bu yüzden, ben senden asla vazgeçmedim.”

“Zulme uğrayan hakikatin çocuğudur.
Ağlayan secdeye yakındır.
Yalnız kalan Rabbe en çok yaklaşandır.”

Anne, sen benim gözyaşımı “zayıflık” sandın, ama o gözyaşı beni güçlü kıldı.
Sen beni susturmak istedin, ama sustukça içimde bir ses büyüdü.
Sen beni “kayboldu” sandın, ama ben Rabbimi buldum.

Sana bir serzenişim yok. Ama bil ki, Allah’ı seven bir kulun kalbi kolay kırılmaz.
Zulmü yaşar, ama ondan kin üretmez.
Yalnız kalır, ama yalnızlıkta Rabbiyle dost olur.

Evet, ben zulme uğradım.
Ama o zulüm, beni Rabbime daha da yaklaştırdı.
Ve bu yüzden razıyım…
Çünkü ben, insanlardan değil, Allah’tan razı olmayı öğrendim.

Bu da geçecek.
Ama bu kalp, yaşadığını unutmayacak.
Ve bir gün, Allah’ın adaleti yerini bulacak.
Hem senin için…
Hem benim için…
Hem bütün arayanlar için…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim