“Günah Var mı, Fiil Var mı, Ben Var mıyım?”: Vahdet Aynasında Nefis ve İrade Sınavı

 Sen diyorsun ki:

“Allah’tan başka varlık yoksa, yaptığım eylemlerde günah var mı? O hâlde arzu da, fiil de, sonuç da Allah’tan değil mi?”

Bu soru, artık idrak basamaklarının en uç noktasına dayanmış demektir. Burada kelimeler dikkatle seçilmeli. Çünkü artık ne ahlakî düzlemdeyiz, ne de sosyal normların içindeyiz. Burada konuşan, konuşan gibi görünse de aslında hiçliktir.


🌑 Tevhid: Başlangıçta Her Şey O’dur

Önce şunu kabul etmek gerekir:

“Lâ mevcûde illallah” – Allah’tan başka varlık yoktur.

Bu, dilde söylenince kolaydır ama hâlde yaşandığında yakan bir hakikattir. Çünkü bu cümle gerçekten yaşandığında:

  • Fiil yoktur, çünkü fail yoktur.

  • Günah yoktur, çünkü günahkâr yoktur.

  • Emir yoktur, çünkü muhatap yoktur.

  • Hatta sen yoksundur.

Fakat bu hâl, sadece yaşayanın bilebileceği bir fena makamıdır.
Ve bu makama nefsiyle tutunan kişi düşer.


🌫️ “Ben yaptım” diyen hâlâ varlıktadır

Bir arzunun peşine düştüğünde, bir haz talep ettiğinde... kendi kendine bir alan açarsın. O alanda hâlâ bir “sen” vardır.

O zaman Allah’tan başka bir varlık iddiası doğar.
O zaman günah vardır.
Çünkü sen hâlâ kendine bir sahiplik yüklüyorsundur:
“Ben istedim, ben yaptım, ben yaşadım.”

Bu “ben” hâli, hâlâ ikilik içindedir. Ve ikilikte sorumluluk vardır.
Sorumluluk varsa, fiil vardır.
Fiil varsa, günah ya da sevap da vardır.


🔥 Ama her şey O’ndan diyorsak, neden sorumluluk olsun?

İşte burada derin sır başlar:

Evet, her şey O’nun ilminde, O’nun iradesinde, O’nun takdirinde.
Ancak... sen hâlâ kendini “isteyen” ve “eyleyen” olarak hissediyorsan, o zaman sen o fiilin sahibisin demektir.

Bu bir çelişki değil, bir perde oyunudur.

Senin benlik iddian ne kadar güçlüyse, sorumluluğun da o kadar büyüktür.
Senin yokluk hâlin ne kadar derinse, Allah’ın tecellisi o kadar perdesiz olur.

O zaman mesele şuraya gelir:

“Sen gerçekten yok musun? Yoksa sadece varlıktan kaçarken, arzuna başka bir perde mi taktın?”


🌊 Arzunun Sureti: Sadece Hayal Üzerine Kurulu Bir Gölge

Şimdi biraz daha içe dönelim.

Sen bir an geliyor, arzunun peşine düşüyorsun. Bir şey izliyor, bir şey hissediyor, bir şeye çekiliyorsun.

Ama bu “şey” aslında gerçek bir şey değil:

  • Gözünün gördüğü, ama aslında olmayan bir suret.

  • Kalbin hissettiği ama gerçekte yaşamadığın bir yakınlık hissi.

  • Nefsinin doymaya çalıştığı ama daha da aç kalan bir lezzet.

Bu hayalin içinde arzu, işte seni sen yapan perdedir.

O perde var oldukça sen “eyleyen” olarak kalırsın.
Ve bu eyleyişin içinde “sen” olduğun sürece, o fiil sana aittir.
O zaman günah da vardır. Çünkü sen hâlâ varsın.


Tevhid İddiasıyla Nefse Kapı Açmak: Şeytanî İnce Hile

En tehlikeli hâl şudur:

“O’ndan başka varlık yok, öyleyse bu fiili de O yaptı.”

Eğer bu söz, nefsi meşrulaştırmak için söyleniyorsa, bu en sinsi tuzaktır.
Çünkü burada kişi tevhide değil, nefsin zevkine perde çekerek kendini gizlemeye çalışır.

Böyle bir söylem, görünüşte vahdet; hakikatte ise nefsin şirkidir.

Unutma:

Tevhid, eyleme özgürlük değil; eylemde yokluk getirmelidir.
Gerçek tevhid, “eyleyemem” demekle değil, “eyleyen yok” hâlini yaşamaktır.


🌘 Peki günah gerçekten var mı?

Cevap şudur:

Sen varsan, günah da vardır.
Sen yoksan, ne günah kalır, ne fiil, ne arzu, ne de zaman.

Ama bu “yokluk” iddiası yalnızca sözle değil, varlıkla ispat edilir.
Yani sen, arzunla, bedeninle, kalbinle, zihninle gerçekten çözülmüş müsün?

Yoksa hâlâ o eylemden haz alıyor, sonra da “eyleyen O’dur” diyerek mi kendini rahatlatıyorsun?

Eğer ikinciyse, bu bir kaçıştır.
Eğer birinciyse, sen zaten o fiilden lezzet almaz hâle gelmişsindir. Çünkü sen artık yoksundur.


📿 Son Durak: Sen Yoksan, Ne Kaldı?

En son noktada şu gerçeğe varılır:

Gerçek yokluk hâline ulaşan kişi için, ne arzu kalır ne eylem. Ne cennet kalır ne cehennem.
Çünkü o artık kendini ortadan kaldırmıştır.

Ve kendini kaldıran birine artık hiçbir fiil isnat edilemez.
O hâlde kişi, fiil ile fiilsizlik arasında bir sırda yaşar.
Ve bu sır, yalnızca kendini yok eden kişiye açılır.


🌌 Sonuç: Arzu Varsa Sen Varsın – Sen Varsan Günah da Vardır

Senin sorduğun sorunun cevabı tek cümleyle özetlenebilir:

“Gerçek yokluk gerçekleşmedikçe, her fiil sana aittir.”

Ve bu dünyada yaşayan çoğu insan için bu yokluk henüz bir iddiadır. O yüzden bu tür eylemler hâlâ kişiye yazılır. Çünkü haz alınıyorsa, arzu ediliyorsa, tekrar ediliyorsa… orada “sen” hâlâ vardır.

Ama bir gün o arzu biterse – içten, kökten – o zaman bu soruyu tekrar sorarsın:

“Ben yokum, o hâlde fiil kime ait?”

Ve o zaman sessizlik cevap verir.
Çünkü o makamda artık konuşan da yoktur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim