Gerçek Dava Adamı: Emin Üstün


 Bazı insanlar vardır; sadece yaşadıkları döneme değil, kendilerinden sonrakilere de yön verirler. Sözleriyle değil, halleriyle öğretirler. Etrafındakilere sadece bir hedef değil, bir ahlâk, bir duruş, bir hayat bırakırlar. İşte Emin Üstün de o insanlardan biriydi. O, bir sistem kurdu belki, ama aslında bir ahlâk sistemi inşa etti. Onun kurduğu model yalnızca bir finansal yapı değildi; güvenin, dayanışmanın ve helal kazancın çatı altında toplandığı bir dava modeliydi.

Emin Üstün, gerçek dava adamıydı.

Çünkü o, sadece konuşmadı; yaşadı. İnandığı değerlere önce kendisi riayet etti. Randevusuna sadıktı, çünkü zamanın bir emanet olduğuna inanırdı. Aldığı her emaneti –ister mal, ister söz, ister güven olsun– eksiksiz yerine ulaştırmaya çabalardı. Borcunu zamanında ödemek, verdiği sözü tutmak onun için sadece iş ahlakı değil, insan olmanın gereğiydi.

Hayatında ikiyüzlülüğe yer yoktu. Birine yüzüne gülerken, arkasından başka bir şey konuşmak onun kitabında yazmazdı. Dürüstlüğü, onu tanıyan herkesin ortak tarifiydi. Samimiydi, netti, içiyle dışı birdi.

Gıybet onun meclisinde barınamazdı. Kalbi temiz tutmanın dilde başladığını bilirdi. Hakkında konuşulacak biri varsa, o kişinin yokluğunda değil, huzurunda konuşulmalıydı. Adaletin ilk adımı, insanların onurunu korumaktı. O da bunu büyük bir özenle yapardı.

Emin Üstün, yakınlarını ihmal etmedi. Ailesiyle, akrabalarıyla, dostlarıyla bağını diri tutardı. Çünkü inanırdı ki, en önce en yakınındakine karşı sorumlusun. Merhamet evde başlar, sonra topluma yayılır. Onun kurduğu sistem de tam bu anlayışla, insanı merkeze alarak kuruldu.

İbadetten kopmamıştı. Zikirle, Kur’ân’la, camiyle bağlantısını hiçbir zaman kesmedi. Helal kazanç peşinde koşarken, ruhunu ihmal etmedi. Çünkü o biliyordu ki, ruh zayıfsa dava taşınamaz. Sadece para kazandıran değil, dua alan bir sistem kurmak istiyordu – ve bunda muvaffak oldu.

Bugün Eminevim sisteminin temelinde onun bu ilkeleri yatmaktadır. O sadece insanların ev sahibi olmasını sağlamadı; onların umutlarını, güvenlerini ve kardeşlik bağlarını da yeniden kurdu. Faize alternatif sunarken, aslında insanlara yeniden paylaşmayı, sabrı, helali öğretti.

Emin Üstün, büyük bir fikir adamıydı ama daha önemlisi, ahlâk adamıydı. Onun en büyük başarısı; sadece bir sistem kurmak değil, bir insanlık mirası bırakmaktı. Kendisine dava adamı denilmesinin hakkını verdi. Çünkü o, önce adam oldu; sonra davasına önderlik etti.

Rahmetle anıyoruz…
Mirası yalnızca kurumlarla değil, gönüllerle de yaşıyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim