“Bu Benim Problemim Değil” Diyenlere Cevap: Sessizlik Suça Ortaktır

 Sokak çeteleri, yalnızca suçun değil; umutsuzluğun, ilgisizliğin ve toplumsal boşluğun da ürünüdür. Her biri, bir zamanlar bir anneye doğmuş, umutla büyümüş bir çocuğun karanlıkla kurduğu zorunlu dostluktur. Bu sorun yalnızca birkaç ailenin ya da yalnızca emniyetin meselesi değildir. Bu, bir toplumun tüm hücrelerini ilgilendiren bir alarmdır.

Toplumun herhangi bir bireyinin, “Bu benim problemim değil” diyerek geri çekilmesi; yangını seyreden ama su dökmeyi reddeden bir komşunun sessizliği kadar tehlikelidir. Çünkü çeteler sadece bireyleri değil, toplumun bağışıklığını da hedef alır. Bugün görmezden gelinen bir genç, yarının kayıp halkası; bugün sokakta kalan bir çocuk, yarının potansiyel mağduru ya da faili olabilir.

Sorumluluk Hepimizde

Sokakta göz göze geldiğimiz, okul önünde bekleyen ya da parkta zaman geçiren her genç, bizim ilgimize muhtaç olabilir. Toplum olarak duyarlılığımızı artırmalı, “benim çocuğum değil” dememeliyiz. Çünkü o çocuk, bizim geleceğimizin bir parçası.

Sosyal bozulma, sadece çetelerin değil; ilgisiz mahallelerin, duyarsız öğretmenlerin, yorgun ailelerin ve suskun komşuların da eseridir. Herkesin yapabileceği bir şey vardır:

  • Bir selam, bir genci suçtan koruyabilir.

  • Bir öğüt, onu tehlikeli bir yoldan çevirebilir.

  • Bir kurs kaydı, hayatına yeni bir yön verebilir.

  • Bir rol model, onun gözündeki umutsuzluğu silebilir.

Vicdan, En Etkili Güvenlik Kamerasıdır

Kanunlar yeterli değildir. Polisiye tedbirler bir yere kadar çözüm sağlar. Asıl mücadele, yürekte başlar. Vicdanlar uyanmadan, hiçbir kolluk gücü kalıcı çözüm getiremez. Bir mahallede gerçek güvenlik, orada yaşayanların birbirine olan ilgisiyle mümkündür.

Bir genç çeteye katıldığında sadece bir suçlu doğmaz; aynı zamanda toplumun bir ihmali gözler önüne serilir. Bu nedenle, her birey kendi iç sesine dönmeli ve şunu sormalıdır:
“Ben bu genç için ne yaptım?”

Umudu Yeşerten Her Şey, Çeteleri Kurutur

Sokak çeteleri, en çok boşluklardan, sevgisizlikten ve değersizlikten beslenir. Bu karanlığı yenecek olan, toplumsal dayanışmadır. Okullar, camiler, gençlik merkezleri, parklar; kısacası gençlerin olduğu her yer, iyilikle donatılmalıdır.

Unutmayalım:
Hiçbir genç karanlığı doğarak seçmez. Ama ışığı gösteren olmazsa, gölgenin içinde kaybolur.

“Bu benim problemim değil” demek, problemin parçası olmaktır.
Bugün bir gençle ilgilenmek, yarın bir hayat kurtarmaktır. Herkesin elinde bir fırsat var: İlgi, umut ve yön göstermek. Gerisi zaten gelecektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim