Bölüm 3: Kapitalizmin Görünmeyen Zinciri - 📘 Kitap: “NoRiba: Zincir Kıran Ekonomi”
Bölüm 3: Kapitalizmin Görünmeyen Zinciri
“Kapitalist; üretmeden zenginleşir, emekçi; ürettikçe yoksullaşır.”
Kapitalizm, görünüşte üretim, yenilik ve özgürlük vaat eder. Ancak perde arkasına bakıldığında, insanlık tarihindeki en sofistike sömürü sistemlerinden biridir. Bu sistemin temelinde yalnızca fabrika çarkları değil, borç ve faizle büyüyen görünmez zincirler vardır. Kapitalizm, emeği kutsamaktan çok, onu sömürerek sermayeye dönüştüren bir yapı üzerine inşa edilmiştir.
Sistemin asıl başarısı, zincirlerini görünmez kılmasındadır.
Kapitalist Sistem ve Faizin Merkezî Rolü
Kapitalizm, sadece mal ve hizmet üretimine değil; sermaye birikimine dayanır. Ancak bu birikim, çoğu zaman üretimle değil, finansal manipülasyonlarla sağlanır. Modern kapitalist, artık fabrika kurmaz, işçi almaz, risk almaz. Onun yerine:
-
Parayı bankaya koyar → faiz kazanır
-
Parayı borsaya koyar → spekülatif kazanç sağlar
-
Parayı borç verir → çalışmadan zenginleşir
Bu noktada para, kendi kendini çoğaltan bir tanrıya dönüşür. Marx’ın deyimiyle:
“Kapitalist, canlı emeği kendi sermayesi için bir pompa gibi kullanır.”
Ama artık bu pompa sadece işçi üzerinden değil, borç sistemi üzerinden işler.
Sermaye Birikimi: Emeğin El Konulmuş Hali
Kapitalist sistemin bir numaralı amacı: sermayeyi bir elde toplamak ve bu birikimi sürdürmektir.
Peki bu nasıl olur?
-
Bankalar para basma yetkisini değil, para yaratma gücünü ele geçirir.
-
Faizli kredi sistemiyle halkı borçlandırır.
-
Emekçiler, ürettikleri değerin büyük kısmını bankalara ve sermaye sahiplerine aktarır.
-
Bu döngü sürekli tekrar eder: Üreten yoksullaşır, sermaye büyür.
Ve sermaye sahibi sınıf, bu birikimi sürdürmek için artık üretim bile yapmak zorunda değildir.
Paradan para kazanma çağı başlamıştır.
Emek, sadece borcun geri ödenmesi için işlev görür. İnsan, ekonomik bir özne değil, borcunu ödeyen bir nesneye dönüşür.
Finansal Kurumların Rolü: İktidarın Sessiz Aracı
Modern kapitalizmin gerçek efendileri, ne hükümetlerdir ne de ordular. Gerçek efendiler; finans kurumlarıdır.
Bankalar, merkez bankaları, kredi kuruluşları, yatırım fonları, uluslararası finans kuruluşları…
Bu kurumlar doğrudan hiçbir üretim yapmazlar. Fakat devletleri borçlandırarak onları yönetir, şirketleri krediyle bağımlı hale getirir, bireyleri taksitlerle rehin alırlar.
Bir ülke mali krizle karşılaştığında, yardımına asker değil IMF koşar.
Ama bu yardım karşılığında yoksulluk, özelleştirme ve faizle büyüyen borçlar bırakır.
Finans, modern çağın görünmeyen iktidarıdır. Silahsız ama daha güçlüdür.
Sermayeyi elinde tutar, parayı kontrol eder, halkın kaderine yön verir.
Ve bunu “piyasa gerekliliği” gibi masum kavramlarla gizler.
Marx’ın Artı-Değer Teorisi ve Bugünün Finans Kapitali
Karl Marx’a göre, sömürü mekanizması artı-değer ile işler. İşçi, emeğinin karşılığını tam olarak almaz. Ona sadece yaşamını sürdürmeye yetecek kadar ücret ödenir. Geri kalan emek, kapitalistin karı olarak birikir.
Bu fark, “artı-değer”dir.
Fakat bugünkü kapitalizm bu artı-değeri yalnızca üretimle değil, finansal araçlarla da elde eder.
Artık insanlar fabrikalarda değil, bankalara çalışmaktadır.
Bugün bir işçi:
-
Maaşını aldığı gün kredilere, faturaya, kiraya verir.
-
Geriye kalanla yaşamaya çalışır.
-
Borçlandıkça artı-değeri yalnızca patronuna değil, bankasına da teslim eder.
Yani modern kapitalist sistem, hem emeği hem de borç yükünü emekçiye yıkar.
Görünmeyen Zincirler: Taksitli Kölelik
Kapitalizmde zincirler artık metal değil, dijitaldir.
Zincir artık bilekte değil, hesap ekstresindedir.
Zincir artık hapis değil, alışveriş merkezidir.
Borçla yaşamak öyle normalleştirilmiştir ki, bir borç ödenmeden diğeri alınır. Bu döngü içinde birey;
-
Her ay çalışır,
-
Maaşını alır,
-
Borç öder,
-
Bir daha borçlanır.
Buna "ekonomik döngü" değil, modern esaret sistemi denmelidir.
Ve bu döngünün kazananı hiçbir şey üretmeyen sermaye sınıfıdır.
Ekonomik Krizler: Kapitalizmin Kendi Kendini Yiyişi
Kapitalizm doğası gereği kriz üretir. Çünkü:
-
Sürekli büyümeye ihtiyaç duyar,
-
Ama sürekli tüketemeyen bir toplum yaratır.
Sermaye birikir, fakat bu sermayeyi kullanacak borçsuz insan kalmaz.
Kriz çıkar. İnsanlar daha fazla borçlanır.
Devletler daha fazla faizle borçlanır.
Ve sistem geçici olarak ayakta tutulur.
Ama bu geçicilik; geleceğin çöküşünü garantiler.
Çözüm: Adil Sermaye Dağılımı ve Faizsiz Sistem
Görünmeyen zincirleri kırmak için iki şey gerekir:
-
Faizsiz ekonomi: Sermayenin rantla değil, üretimle büyüdüğü bir sistem.
-
Adil başlangıç: Her bireye eşit ekonomik imkânlar sunan yapılar.
NoRiba.Finance bu vizyonu taşır.
Faizi kaldırır, borç sistemini yok eder.
Sermayeyi az sayıda elde değil, üretici toplumun içinde dağıtır.
NoR dijital parası, zengine ayrıcalık değil, her bireye eşit zemin sunar.
Üretenin emeği büyür, rant arayanın düzeni çöker.
Sermayenin Kölesi Değil, Emeğin Efendisi Olmak
Kapitalist sistem seni yalnızca çalıştırmaz; seni borçlandırarak köleleştirir.
Gerçek zincirler ne bileğinde, ne boynunda.
Gerçek zincirler; faizde, borçta, sistemin görünmeyen yazılımındadır.
Ve bu zinciri kırmak ancak farkındalıkla mümkündür.
"Artık yalnızca üretmek değil, kime ürettiğini de sorgulamanın vaktidir."
Yorumlar
Yorum Gönder