Hapishaneler Yerine Oyun Parkları: Toplumu Cezalandırarak Değil, Onararak Dönüştürelim
Giriş
Bir çocuğun kahkahası, bir toplumun en temiz yankısıdır.
Ne zaman ki bir çocuk, parmaklıklar ardındaki bir babaya mektup yazmak zorunda kalır, işte o zaman toplumsal adaletin vicdanı incinir.
Bugün artık sormalıyız:
Neden daha fazla hapishane inşa ediyoruz?
Neden suçun ardındaki çaresizliği görmeden, sadece cezaya odaklanıyoruz?
Oysa başka bir yol mümkün:
Hapishaneler yerine eğlence yerleri kuralım, çocuklar babalarıyla, anneleriyle oynasın.
Cezalandırmak mı, Onarmak mı?
Modern ceza sistemi, büyük oranda öç alma ve izolasyon üzerine kuruludur. Suç işleyen kişi toplumdan koparılır, cezalandırılır, sonra “düzeldiği varsayılarak” geri bırakılır.
Ama bu süreçte ne birey iyileşir, ne toplum korunur.
Aileler parçalanır, çocuklar yalnızlaşır, döngü sürer.
Bu yaklaşım, yalnızca bireyi değil, ailesini, mahallesini, hatta gelecek nesli de cezalandırır.
Oysa gerçek adalet, sadece cezalandırmak değil, onarmaktır. Ve onarmanın yolu, şefkatli bir toplumsal yapıdan geçer.
Suçun Kökü Derinlerde
Suç, çoğu zaman bireysel bir ahlaksızlık değil, sosyal bir çöküşün sonucudur.
İşsizlik, eğitimsizlik, yoksulluk, çocukluk travmaları, sevgisizlik…
Bunların sonucunda düşülen yollar, "ceza" ile değil, destek ile iyileştirilebilir.
Bugün cezaevlerinde bulunan binlerce insan, aslında birer kaybedilmiş fırsattır.
Ve belki de tek istedikleri, bir zamanlar ellerinden tutulmasıydı.
Alternatif: Oyun Parkları ve Aile Merkezleri
Neden yeni hapishaneler değil de, ailenin birlikte vakit geçireceği merkezler kurmayalım?
Neden rehabilitasyonla, psikolojik destekle, sosyal dayanışma ile ilerlemeyelim?
Düşük riskli suçlar için özgürlük kısıtlamadan uygulanan toplumsal hizmet programları
Baba-çocuk, anne-çocuk ilişkisini koruyacak görüş parkları, aile bağını güçlendiren atölyeler
Mahkum yakınları için psikolojik destek, sosyal haklar ve eğitim imkanları
Eğlenceyle, sanatla, sporla iyileşen bireyler için yeni bir başlangıç fırsatı
İnsan, sevgiyle onarılır. Bir çocuğun kahkahası, bir toplumun şifası olabilir.
Bu Sadece Bir Hayal Değil
Dünyada örnekleri var:
İskandinav ülkeleri, suç oranlarını düşürmek için hapsetmek yerine eğitmek, cezalandırmak yerine iyileştirmekyöntemini benimsedi.
Sonuç mu? Daha az suç, daha az tekrar suç, daha huzurlu toplum.
O halde neden biz de, adaleti duvarlar arasında değil; parkların, sahnelerin, sınıfların içinde aramayalım?
Her yeni cezaevi, bir okulun eksik kaldığını gösterir.
Her yalnız çocuk, bir toplumun vicdanına sorulmuş bir sorudur.
Sonuç:
Haydi birlikte soralım:
Hapsetmek mi büyütür bir toplumu, yoksa özgürce oynayan çocuklar mı?
Biz inanıyoruz:
Eğlence yerleri, oyun parkları, aile merkezleri…
Bunlar sadece beton yapılar değil; umudun yeşerdiği, sevginin filizlendiği alanlardır.
Ve bir gün, çocuklar babalarıyla saklambaç oynarken, anneleriyle uçurtma uçururken, birileri şöyle diyecek:
"İşte o zaman gerçek adaleti kurdular."
Yorumlar
Yorum Gönder