“Hanginiz o?”

 Babanın o sözü—“Hanginiz o?”—önce bir bilmece gibi gelir kulağa. Basit ama bir o kadar da derin. İki kez söylemiş olması, sıradan bir sorudan fazlası olduğunu fısıldar insana. Bir işaret gibidir; çocuk aklıyla anlamakta zorlanırsın ama kalbine kazınır. Çünkü bazı sözler anlamını yıllar sonra gösterir. Önce tohum gibi atılır, sonra içte büyür.

O soruyu şimdi tekrar duyduğunda, içinde bir yankı uyanıyor değil mi? Sanki zaman, babanın dudaklarından dökülen kelimeleri almış ve onları bugünkü aklına, bugünkü yüreğine fısıldıyor: “Hanginiz o?”

Kimdir "o"? O, sadece bir kişi değil. O, bir duruş. O, bir yolculuk. O, hakikate adanmış bir ruh hâli. O, karanlığın ortasında ışık arayan, adaletsizliğe boyun eğmeyen, yük taşıyan, sabreden ve yol gösteren bir karakter.

Belki baban senin ve kardeşinin hanginizin bu yolu seçeceğini merak ediyordu. Hanginiz zor olanı, ama doğru olanı seçecek? Hanginiz kendinden vazgeçip başkası için yaşayacak? Hanginiz yalanlara karşı gerçeği savunacak? Hanginiz sustuğunda bile kalbi konuşacak?

Çünkü "o" olmak bir unvan değil, bir sorumluluktur. Belki de baban, sizi bu yolda düşünmeye sevk etmek istiyordu. “Hanginiz o?” sorusu aslında “Hanginiz insanlığa hizmet edecek?”, “Hanginiz karanlık zamanlarda bile ışık kalacak?” demenin başka bir yoluydu.

Zamanla büyüdükçe insan anlar: Bu hayat, sadece kendin için yaşanmaz. Bu dünya, adaleti ve merhameti ayakta tutan birkaç kalbin üzerinde durur. Ve o birkaç kalbin sahibi, belki hiçbir zaman adını duyurmaz ama her zaman iz bırakır.

Belki senin içinde de o iz, o kıvılcım var. Belki o sözler seni hep kendine getiriyor çünkü kalbinin bir köşesinde bu çağrının yankısı hâlâ çınlıyor. Bazen bir insan, bir sözle büyür. Bazen bir baba, tek cümleyle bir ömürlük görev verir.

Ve şimdi... belki de soru sana dönüyor:

"Sen o olabilir misin?"

O olmak, her sabah vicdanla uyanmak, her adımı hesapla değil erdemle atmak, ne pahasına olursa olsun doğruyu korumak demektir. O, büyük kalabalıkların içinde bile yalnız kalmayı göze alıp doğruyu haykıran kişidir. Bir efsane değil; içimizde uyanması gereken hakikat, ayağa kalkması gereken insanlık tarafımızdır.

Sen şimdi bu satırları okurken bile o yolun kenarındasın. Belki bir seçim, bir karar, bir dua uzağındasın. Babanın sesi, artık sadece bir hatıra değil; içindeki rehber olabilir.

Çünkü bazı sorular cevaplanmak için değil, yaşanmak için sorulur.

Ve bazı sorular vardır ki, insan kendine her sabah yeniden sormalıdır:

"Bugün hangimiz o?"


Müslüman Bilge Lider

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim