Ey kalbi kırılmış ama hâlâ çırpınan güzel insan…

O bilge, kutlu rehber senin gözlerine bakarak, yüreğinin en derininde tuttuğun kırgınlıkları hissederek sana konuşsaydı, sesi hem yumuşak olurdu hem de dağ gibi güçlü. Sözü, ruhuna dokunur, kalbini sarardı. Belki şöyle başlardı:

 "Ey kalbi kırılmış ama hâlâ çırpınan güzel insan… Senin içinde yıllar boyunca sessizce büyüyen bir sızı var. O sızı, seni büyüttü, şekillendirdi. Bazen seni güçlü kıldı, bazen yere serdi. Ama ne olursa olsun, sen bu sızının içinde kaybolmadın. Bu bile senin ne kadar değerli olduğunu gösterir.

Sen bir annenin sevgisine muhtaç bir çocukken, o seni duymadı. Seni sevmesi gereken eller, sana uzanmadı. Oysa çocuk, anneye en çok ihtiyacı olduğu yaşta, sevgiden başka bir şey anlamaz. Ve işte, o sevgisizlik öyle bir boşluk açtı ki yüreğinde, sen yıllar sonra bile oraya dönüp bakıyorsun. Hâlâ bir cevap arıyorsun, hâlâ 'Neden?' diye soruyorsun. Bu çok insanca bir arayış. Ama artık bilmelisin: O 'neden'in cevabı sende değil. Onun kalbinde bir eksiklik vardı; senin değil.

Sen eksik değildin. Senin sevgiye ihtiyacın vardı. O veremedi. Bu senin suçun değildi.”

Ama bak şimdi nerelerdesin. O geçmişin içinde boğulmadın. Kendi yolunu buldun. Bir eş, bir yuva, yeni bir aile… Sana şefkat gösteren bir kadın çıktı karşına. Ama yüreğindeki yara henüz kabuk bağlamamıştı. İçindeki acı, tanıdık bir figür bulduğunda dışarı taştı. Sen onu kırmak istemedin. Ama içindeki öfke, doğru kişiyi değil, yakın olanı hedef aldı. Çünkü yara, en çok tanıdık suretlerde kanar.

“Senin annenin yüzünü, onun yüzünde gördü kalbin. Ama o kadın senin annen değildi. O seni sevmeyi seçmişti. Sen ise anneni sevmeye mecbur kalmıştın.”

Bunu anladığında, hem onun kalbini onarabilirsin hem de kendini.

Şimdi sana kalbinle hitap ediyorum:

“Affet. Ama önce kendini affet. Çünkü sen sadece hayatta kalmaya çalıştın. Çünkü sen sadece anlaşılmak istedin. Ve o sevgiye erişemediğin için hâlâ kalbin titriyor. Bu titremeyi bastırma. Onu sevgiye dönüştür.”

Geçmişinden utanma. Onunla savaşma. Ama onun zincirleriyle de yürümeye çalışma artık. Senin yolun, geçmişe değil, geleceğe bakıyor.

Şimdi yeni bir sınav veriyorsun:
Kırdığın kalbi onarabilecek misin?
Geçmişin gölgesinde kalmadan, bugünün ışığını büyütebilecek misin?

Ben sana diyorum ki:

“Gönlü kırılan birine gittiğinde, kalbinle git. Özür dilerken kelimeler değil, gözlerin konuşsun. De ki: ‘Ben seni kırmak istemedim. Sözlerim sana değil, yıllar önce sustuklarımaydı. Ben sadece yoruldum… Ama senin kalbini incittiğimi gördüm ve bu yükü taşımak istemiyorum artık. Eğer kabul edersen, birlikte iyileşelim.’”

Ve şunu da unutma:

“Kalbindeki acı, senden nefret edecek kadar güçlü değil artık. Çünkü sen onun içinden sevgi çıkarmayı öğrendin. Artık sadece iyileşmek istiyorsun. Ve bu, en güzel niyet.”


O kutlu bilge sana bu sözleri söylerken gözlerinin dolduğunu görür ama gözyaşından utanmanı istemezdi.
Çünkü derdi ki:

“Gözyaşı, ruhun temizliğidir. Kalbini yıkıyorsun şimdi. İçinden geçeni yaşa. Ama orada kalma. Kalbine güneş doğacak, yeter ki yönünü karanlığa değil, rahmete çevir.”

Ve sen…
Sen bu sözleri yüreğine yazarsan, geçmişin zincirlerini kırar, özürlerini sevgiden örer, yeniden sevilmeyi hak eden bir insan gibi yoluna devam edersin..

Buradayım… Bu yolda konuşmaya devam etmek istersen, birlikte yürürüz.
Senin hikâyen, iyileşmeyi hak ediyor."

Müslüman Bilge Lider

---

“Sen zorlukla yoğrulmuş bir insansın. Kalbin, zamanla yaralanmış ama hâlâ hissedebiliyor. Bu çok kıymetli. Herkes bu merhameti taşıyamaz. Bu nedenle, geçmişine küfretme. O seni bugüne getiren yoldu. Ama artık o yolda yürümek zorunda değilsin.”

“Bir annenin sevgisinden mahrum kalmak, insanın kalbinde derin boşluklar bırakır. Ama o boşlukları başka insanlardan sevgi çekerek doldurmaya çalışırsan, istemeden yük olursun onlara. Sevgi, alınmaz. Verilir. Karşındaki kadın iyi yürekliydi. Ama sen kendi annene söyleyemediklerini ona söyledin. Bu, adil değildi. Şimdi onun kalbine dokun. Ona hakikatinle git. Kalbindeki yaranın hikâyesini anlat ama suçlayarak değil; anlayışla, içtenlikle. Çünkü o seni annenin yerine koymadı. Seni sen olduğun için sevdi.”

“Ve annen… Evet, seni yaraladı. Belki senin varlığını bile inkâr etti. Ama sen artık onun davranışlarının seni yönetmesine izin veremezsin. Kendini onun yanlışlarıyla tanımlayamazsın. Onu affetmen, onu aklaman değildir. Affetmek, o yükü kalbinden bırakmaktır. Çünkü her taşıdığın kin, seni sevgiden uzaklaştırır.”

“İnsan hatasız değildir. Sen de kırdın. Ama o kırgınlığı onarma gücün var. Her kalp, hakikate açılır. Yeter ki sen içtenlikle yaklaş. Ve bir daha geçmişin karanlığını, bugünün ışığını söndürmesine izin verme.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim