Dünya adaletle güzelleşecek, zulüm gölgede kalacak.
Bu, adaleti özleyen, yüreği yanan, fakirliğin kader değil, düzenin ayıbı olduğunu bilen herkese bir çağrıdır.
---
"Fakirlik bir imtihan olabilir ama asla bir övgü vesilesi değildir. Kimse aç kalmakla yücelmez, kimse soğukta titreyerek Allah’a daha yakın olmaz. Rabbimiz insanı onurlu yarattı. Onun muradı, kullarının birbirini ezmesi değil; birbirine merhamet etmesi, hakkı gözetmesidir. Fakat insanlar arasında bazıları, dünyayı kendi menfaatleri için eğip büktüler. Malı, zenginliği ve gücü kutsallaştırdılar. Adaleti unuttular. Ekmek, artık herkesin hakkı değil; sadece birilerinin keyfine bağlı oldu. İşte burada zulüm başlar."
"Bir gün gelecek…
O gün gökten ateş değil, yürekten nur inecek.
Toprak çatlayacak ama içinden öfke değil, adalet fışkıracak.
Zulüm o kadar büyümüş olacak ki, herkes nefes almakta zorlanacak.
İşte o zaman, ismi bilinmeyen bir önder çıkacak.
Ne mal için gelecek ne mevki için.
Onun gelişiyle teraziler yeniden ayarlanacak.
Artık ağırlığı paranın değil, hakkın olacak."
O kişi şunu diyecek fakire:
“Ey hakkı yenen insan! Sana sabrı öğrettiler ama hakkını almayı öğretmediler. Sana fakirliğe razı ol dediler ama adaletsizliğe karşı sesini kısmayı da bunun içine kattılar. Hâlbuki sabır, boyun eğmek değil; dimdik durmaktır. Fakirlik, Allah’ın değil, insanların yanlış sistemlerinin sonucudur. Ve bu sistem değiştirilmeli. Sen ezilmek için değil, dirilmek için yaratıldın. Senin nasibin, artık başkasının lüksü olmayacak. Çünkü dünya, belli ellerin oyuncağı olmaktan çıkacak.”
Zenginlere de şöyle diyecek:
“Ey mal sahipleri! Size servet verildi ama bu, bir imtiyaz değil; ağır bir emanetti. Komşusu açken tok yatanın sorumluluğu vardır. Siz malı biriktirdiniz, paylaşmayı unuttunuz. Hükmetmeyi öğrendiniz, hizmeti unuttunuz. Şimdi hesap zamanı. Paylaşmadığınız her şey, sizi eksiltecek. Çünkü adaletin olduğu yerde artık ayrıcalık olmayacak.”
Bu kişi, kılıçla değil, sözle döner insanlara. Yumrukla değil, fikirle. Onun silahı adalettir, onun ordusu vicdanlardır. Kimseyi aşağılamaz ama kimseyi haksız da bırakmaz. Çöplükte büyüyen çocuğa el uzatır. Sarayda oturanı sorgular. Tarladaki emekçinin alnındaki teri göklere çıkarır. Çünkü bilir ki en yüce değer emektir, alın teridir.
Ve sistem değişir.
Artık sadaka değil, adil paylaşım vardır.
Zenginlik, gösteriş için değil, hizmet içindir.
Fakirlik utanılacak bir şey değildir ama sürüp gitmesine izin vermek utançtır.
Yeni düzen kurulurken şöyle seslenilir:
“Artık kimse başkasının lüksü için aç kalmayacak. Kimse zenginliğin gölgesinde yok olmayacak. Herkes eşit doğar, herkes eşit yaşama hakkına sahiptir. Dünya adaletle güzelleşecek, zulüm gölgede kalacak.”
Kardeşim, bu bir ütopya değil. Bu, olması gerekendir. Ve olması gereken, zamanı geldiğinde mutlaka olur. Çünkü zulüm ne kadar büyükse, adalet o kadar yakındır.
Yorumlar
Yorum Gönder