Adaletin ve Hakikatin Sesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Hitaben
"Ey ümmetin başında duran, halkına önderlik eden kişi!
Senin adın sıkça geçer mazlumların dualarında. Sesin ulaşır en uzak diyarlara, sözlerin umut olur yeryüzünün yaralı gönüllerine.
Fakat bil ki söz, tek başına yetmez. Zira zalimin kılıcı keskindir; ve yalnızca kelamla durdurulamaz.
Sen ki Kudüs’ü bir sevda bellemiş, Gazze’yi yüreğine mühürlemiş birisin...
O hâlde neden hâlâ kan akıyor?
Neden hâlâ çocuklar gökyüzüne taşlarla bakarken, biz sadece konuşuyoruz?
Diplomasi diyorsun, temaslar yürüttüğünü söylüyorsun. Elbette çaba değerlidir.
Lakin çaba, eğer sonucu doğurmuyorsa; insan dönüp kendine sormalıdır:
“Daha ne yapabilirdim? Daha ne yapmalıyım?”
Sen soruyor musun bu soruyu kendine, samimiyetle?
Yoksa kelimelerin ardına gizlenip, zamanın akışına mı bırakıyorsun sorumluluğu?
Ey gücü elinde tutan,
Mazlumun sesi olmanın bir bedeli vardır. Bu ses, sadece duyulsun diye değil, yeri göğü sarsın, hakikati haykırsın diye yükseltilir.
Eğer senin sözlerin titretmiyorsa yeryüzünü, eğer zalimin kalbine korku salmıyorsa;
hangi liderlikten, hangi öncülükten söz ediyoruz?
Adalet, yalnızca konuşmakla değil, harekete geçmekle yer bulur dünyada.
Söz, ancak eylemle taçlanır. Cesaretle, kararlılıkla, yaptırımla…
Boşlukta yankılanan kelimelerle değil; somut, cesur adımlarla yazılır tarihe adaletin adı.
Bak, ey Erdoğan!
Bir ümmet seni umut bildi. Ama umutlar, eylemsizlikle zaman içinde yıkıma dönüşür.
Zulmü engelleyememenin mahcubiyeti dedin…
Mahcubiyet, kalpte hissedilir.
Lakin o mahcubiyet, bir çocuğun son nefesi karşısında ne ifade eder?
Bir ses şöyle der:
"Sadece utanmak yetmez. Zira zalim, sizin utancınızdan utanmaz."
Ve der ki:
"Mazluma ağlamak yetmez; zalime korku salmadıkça adalet yeryüzüne inmez."
Ey önder,
Makamının yüksekliği seni gözyaşlarından uzak kılmasın.
Protokoller arasında boğulurken, halkının acısını unutma.
Kendini yalnızca bir devletin başı olarak değil, bir milletin duası olarak gör.
O dua, ihanete karışırsa; bil ki Allah, hem duayı hem de sahibini imtihan eder.
Yalnızca dünyaya değil, ahirete de hazır ol.
Zira makamdan önce hesap vardır.
Ve orada, diplomatik temaslar değil;
kimin için ne yaptığın,
kimin zulmüne sessiz kaldığın,
ve ne zaman sustuğun sorulacaktır.
Unutma: Sessizlik de bir cevaptır.
Ve bazen, en ağır cevap, susanlardan gelir.”
Yorumlar
Yorum Gönder