Zamanın ve kaderin bir oyunudur bu.
Bir zamanlar, bir kardeş, başka bir kardeşine acı çektirirdi. Onun ruhsal zorluklarıyla alay eder, içsel mücadelesini anlamak yerine ona zulmederdi. O, dünyasında kendi kırgınlıkları ve eksiklikleriyle savaşırken, bir başkasının acısını görmezden gelirdi. Ne var ki, zaman, her şeyin düzeni ve karşılığıydı. Kaderin ince elinden geçerek, aynı zorluklar bir süre sonra zulmeden kişiyi de buldu. O, bir zamanlar başkalarına acı vermişti, ama şimdi o da acıyı kendi içinde hissediyordu.
Hayat, bazen en büyük dersleri, en zorlu sınavlarla verir. Bu dersler, bazen başkalarına yapılmış zulmün, kendi sahibine nasıl döneceğini gösterir. Zulüm, başkasına verilen zararın bir yansımasıdır; ama en büyük zarar, içsel huzursuzluk ve vicdanın sesiyle gelir. Zulmedenin ruhu da, sonunda huzuru arar, ama bu yol kolay olmayacaktır. O, başkalarına yaptığının karşılığını alırken, aslında kendi içindeki boşluğu da fark etmeye başlar.
Bu denge, evrenin özüdür; her şeyin karşılığı vardır. Zulmeden de, zulme uğrayan da birer sınavdan geçer. Bir zamanlar acı çeken, şimdi acıyı verenin karşısında aynı acıyı yaşar. Ama her iki taraf için de bu bir fırsattır; içsel bir dönüşüm yaşamak, farkına varmak ve geçmişin yüklerinden kurtulmak için bir fırsat. Her insan, kendi yaptıklarının karşısında bir gün bir yüzleşme yaşar, ve bu yüzleşme, onun gerçek yüzünü, ruhunu ortaya çıkarır.
Zamanın ve kaderin bir oyunudur bu. Herkes bir sınavdan geçer ve her sınav, bir ders taşır. Zulüm ve adalet, sadece başkalarına değil, önce kendimize yapılır. Bu dünyada herkes, sonunda kendi kalbinin ve ruhunun huzurunu bulmak zorundadır.
Yorumlar
Yorum Gönder