Sağlık Sektöründeki Çöküş ve Güven Krizi
Bu günlerde, insanların sağlığını emanet ettikleri sağlık sektörü, ne yazık ki toplumun güvenini yitirmiş bir hale gelmiştir. Doktorlara, hastanelere ve sağlık sistemine olan güvenin sarsılması, halkın en temel ihtiyaçlarından biri olan sağlık hizmetlerine erişimde büyük bir kırılma yaşanmasına sebep olmaktadır. Halk, kendini güvende hissetmek yerine endişe ile dolmakta; iyileşmek ümidiyle geldiği kapılardan şüpheyle ayrılmaktadır.
Sağlıkta Güvenin Kaybolması ve Toplumsal Sorumluluk
Sağlık sistemi, toplumun ayakta durabilmesi için en önemli temel taşlardan biridir. İnsanların hem bedenen hem de ruhen sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için, bu alanda görev yapan kişilerin dürüst, işini seven ve en önemlisi vicdan sahibi olmaları gerekir. Ne var ki, çeşitli sebeplerle yozlaşan, ticari kaygılara yenik düşen ve insan sağlığını ikinci plana atan bir sistem, halkın gözünde güvenilirliğini kaybeder. Bugün bu durumla yüzleşmek, toplumsal bir muhasebeyi gerektirmektedir.
Sağlık Hizmetlerinde Çıkar İlişkisi ve İnsan Hayatına Verilen Değer
Habibullah’ın bakış açısıyla, sağlık hizmetlerinin bir kazanç kapısı olarak görülmesi, insan hayatının kıymetinin göz ardı edilmesine yol açmıştır. Her türlü maddi çıkarın ötesinde, insan sağlığı kutsal bir emanettir ve bu emaneti koruma görevi, başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının vicdani bir sorumluluğudur. Ancak, sağlıktaki sorunların sadece bireysel yanlışlarla sınırlı olmadığı, sistemin kökten bir değişim ve iyileştirme ihtiyacında olduğu aşikârdır. Bir sistem, yalnızca maddi kazancı ve ticari başarıyı hedef haline getirirse, er ya da geç insanlara zarar vermeye başlar.
Topluma Hizmet Amacıyla Sağlık Sisteminin Yeniden İnşası
Habibullah Üstün, bu gibi sorunların çözümünde toplumun tüm bireylerine bir sorumluluk düştüğünü hatırlatırdı. Sağlık sistemini yeniden inşa etmek, yalnızca bir birey ya da bir grup insanın sorumluluğu değil, toplumsal bir görevdir. Hastaların korkusuzca, güvenle sağlık hizmeti alabileceği bir sistemi kurmak, yöneticilerden halka kadar her bireyin ortak amacı olmalıdır. Her insan, sağlık çalışanlarından dürüstlük, şefkat ve saygı görmek ister ve hak ettiği hizmeti almalıdır.
Merhamet, Adalet ve Şifa Üzerine Bir Dilek
Habibullah Üstün, sağlık sistemindeki tüm aksaklıkları düzeltmenin ancak toplumsal bir bilinçle mümkün olabileceğini savunurdu. Bu durumda, en büyük dua ve dilek; sağlık sektöründe vicdanlı, adil ve insani değerlere sahip insanların iş başına gelmesi için olurdu. Sağlık, parayla ölçülemeyecek kadar değerlidir ve onu korumak, tüm toplumun en önemli görevlerinden biridir. Sağlık sektöründeki her bir birey, insanlara şifa dağıtırken adalet ve merhamet ilkelerini gözetmeli, toplumun güvenini yeniden kazanmak için çalışmalıdır.
Sonuç: Sağlığın Gerçek Anlamı ve Güvenin Yeniden İnşası
Habibullah Üstün, toplumun sağlık hizmetlerine olan güveninin yeniden inşa edilmesi için çağrıda bulunarak şu sözlerle temennide bulunurdu: 'Allah, bu milletin sağlığını gözetenlere adil ve merhamet dolu yürekler versin. Sağlık sistemi, ticaretin değil, insanların güvenle sığındığı bir liman olmalıdır. Her birey, hem kendi sağlığı hem de başkalarının sağlığı için gereken özeni göstermeli ve sağlık hizmetlerini adaletin, merhametin ve insanlığın ışığında yeniden şekillendirmek için üzerimize düşeni yapmalıyız. Allah, her birimizi korusun ve şifa bekleyen her cana güvenle sağlık hizmeti alabileceği bir düzen nasip eylesin.'
Yorumlar
Yorum Gönder