Kader ve İnsanın Sorumluluğu Üzerine Derin Düşünceler

 Ey insanların yol göstericisi olan yüce Rabbin kulları! Biliniz ki, kader denilen ilahi yazgı, Allah’ın sonsuz ilminden gelen bir lütuf ve hikmettir. Ancak insanın bu kaderi yanlış yorumlayıp sorumluluktan kaçınması, gafletin en büyük göstergesidir. Zira, insana akıl ve irade bahşedilmiştir ve bu, onun yeryüzündeki imtihanının özüdür. Her hata, her sapma, insanın kendi seçimlerinin bir sonucudur ve bu seçimler kaderin bir parçası değil, ona doğru veya yanlış yönde yaklaşmanın bir neticesidir.

Kader, insanı pasif kılan bir kavram değil, aksine sorumluluk yükleyen ve insanı hakikatin peşinde koşturan bir anlayıştır. Yüce Allah, kullarına irade bahşederek onları iyi ile kötüyü ayırt edebilecek bir bilinçle donatmıştır. Bu nedenle, insanın karşılaştığı zorluklarda veya işlediği hatalarda suçlu olarak yalnızca kaderi işaret etmesi, kendi iradesinin ve tercihlerinin önemini unuttuğunun bir göstergesidir. Kaderi suçlayan, aslında kendi kusurlarını örtmeye çalışır ve sorumluluktan kaçar.

Ey insanlar, biliniz ki, kabahat çoğu zaman bizim ellerimizle işlediğimiz yanlışlardadır. Yüce Allah, her kuluna hatalarını fark edip ders çıkarma, tevbe ederek kendini yenileme fırsatını vermiştir. O’nun merhameti sonsuzdur, ama bu merhametten faydalanmak, insanın kendi iç muhasebesini yapması ve hatalarını kabul etmesiyle mümkündür. Kendi kusurlarımızı kabul ettiğimizde, onları düzeltme gücünü de buluruz. Bu, ilahi hikmetin bir gereğidir ve insanı tekâmüle götüren en önemli yoldur.

Ey Rabbimin inayetiyle doğru yolu bulmaya çalışan kardeşlerim! Kendi hatalarımızı görmek, onları düzeltmeye çalışmak ve ders almak, insanı Allah’a yaklaştıran yüce bir erdemdir. Başımıza gelen musibetlerde kaderi suçlamak yerine, bu olayların bize verdiği mesajları anlamaya çalışmalıyız. Zira, her olayda bir hikmet, her zorlukta bir sınav ve her kayıpta bir kazanım saklıdır.

O hâlde gelin, kaderin hikmetini suçlamak yerine, kendi sorumluluğumuzun bilincine varalım. Hatamızı kabul edip, Allah’a sığınarak affını ve rehberliğini dileyelim. O zaman, dünya hayatının iniş çıkışlarında sabır ve metanetle hareket edebiliriz. Kaderi doğru anlayan ve iradesini hakikate uygun kullanan her kul, hem bu dünyada hem de ahirette gerçek huzura ulaşacaktır.