O halde, "inanıyorum" diyorsanız, bu sözü sadece dilinizle değil, kalbinizle, amellerinizle, hayatınızla ispat edin.
Ey iman edenler,
İnanmak, sadece dil ile söylenmiş bir söz değildir. İman, kalbin derinliklerinden gelen, hayatın her anına yansıyan bir inançtır. İnanıyorum deyip, bunu hayatında göstermemek, iman iddiasında bulunmak fakat bu iddiayı destekleyecek amellerde bulunmamaktır.
Allah Teala, "Ey iman edenler, niçin yapmadığınız şeyleri söylersiniz?" (Saff Suresi, 61:2) buyurarak, iman ile amel arasındaki ilişkiye dikkat çeker. İman, sadece sözle beyan edilen bir şey değil, amel ile desteklenmesi gereken bir hakikattir. Eğer bir kimse, "inanıyorum" diyorsa, bu sözün gereğini yerine getirmek zorundadır. İnanç, kişiyi sorumlu kılar ve bu sorumluluğu yerine getirmek, müminin asli görevidir.
Eğer inancınıza sadık kalmaz, Allah’ın emir ve yasaklarını umursamazsanız, bu hal sizi imanınızda zayıflatır. Bir müminin imanını güçlendirmesi, Rabbine bağlılığını her an tazelemesi, sözünü ve davranışlarını bu inanç doğrultusunda şekillendirmesi gerekir. İman, sorumluluk gerektirir; bu sorumluluk da hayatımızın her anını kapsar.
İman edenlerin yolu, inandıkları değerleri yaşamlarında uygulamak, kalp ile tasdik edip dil ile ikrar ettikleri hakikatleri her zaman gözetmektir. "İnanıyorum" deyip, bunun gereğini yapmamak, iman ile alay etmek gibidir. Bu durum, insanı Allah katında samimiyetsiz kılar ve büyük bir kayba uğratır.
O halde, "inanıyorum" diyorsanız, bu sözü sadece dilinizle değil, kalbinizle, amellerinizle, hayatınızla ispat edin. Her davranışınız, her sözünüz, her niyetiniz bu inancı yansıtsın. Çünkü gerçek iman, yalnızca dille değil, tüm varlığımızla ortaya koyduğumuz bir teslimiyettir.
Allah, bizi imanımızda samimi ve sabırlı olanlardan eylesin.
Yorumlar
Yorum Gönder